15.04.2021

Hâlâ İzlemediniz mi? I – Belgesellerden Seçmeler

1. RGB (2018)

“Karşı Koyuyorum!” — Ruth Bader Ginsburg

RGB belgeseli tüm gerçekliğiyle bir savaşçının hikayesini anlatıyor. Gençlik yıllarından itibaren ideallerini gerçekleştirmek adına durmadan mücadele etmiş ve pes etmeden karşısına çıkan tüm zorluklara meydan okumuş bir kadının hikayesi. İnsan hakları savunucusu Ruth Bader Ginsburg’un ismini duymayan kalmamıştır. Özellikle yakın zamanda gerçekleşen vefatı (18 Eylül 2020) bugüne kadar adını duymamış pek çok kişinin de kendisinden haberdar olmasına sebep olmuştur. RGB özellikle Amerika’da bir ikon haline gelmiş ve adeta bir rockstar gibi kitlelerin sesi olmuş, toplumları arkasından sürüklemiştir.

Ginsburg, Amerika’da 1950’li yıllarda, toplumda çok ciddi cinsiyet ayrımcılıklarının olduğu bir dönemde sadece birkaç kadının girmeye hak kazanabildiği Harvard Hukuk Fakültesi’ni kazanmıştır. Okulda düzenlenen kadınları karşılama yemeğinde bölüm başkanı; “Neden buradasınız ve neden başka bir erkeğin doldurabileceği bir koltukta sizler oturuyorsunuz?” diye sormuştur. Böylece Ginsburg’un mücadelesi okulun ilk gününden başlamıştır. Okula başladığı andan itibaren karşılaştığı haksızlıklara ve gözlemlediği cinsiyet ayrımcılıklarına karşı gösterdiği direnç ileride olacağı kişinin sinyallerini vermiştir. Ginsburg’un ne olursa olsun yanında olan ve onu her daim destekleyen kocası Martin’in Ginsburg’u izlerken de hayran kalacaksınız. Harvard Hukuk Fakültesi’nden ABD Yüksek Mahkemesi yargıçlığına uzanan bu yolcuğu hala izlemediyseniz hemen izleme listenize ekleyin.

Film Tavsiyesi: On the Basis of Sex (2018)

2. SOCIAL DILEMMA (2020)

“Ürüne para ödemiyorsanız, ürün sizsinizdir.”

“Sosyal İkilem” birçoğumuzun bildiği ama görmezden geldiği, belki de bilinçaltında reddetmeye çalıştığımız bir sorunla yüzleştiriyor hepimizi. Sosyal medyanın her geçen gün daha çok kullanılması, hızlanan dijitalleşme sürecinin katlanarak devam etmesi, yepyeni uygulamaların telefonlarımıza ve bilgisayarlarımıza indirilmesi artık hayatımızın çok alışıldık bir parçası haline geldi. Belgesel birçok sosyal medya platformunda çalışmış uzmanları bir araya getiriyor ve bilmediğimiz pek çok gerçeği gözler önüne seriyor. Belgeseli izledikten sonra bazı uygulamaları silmek isteyebilir, internette gezinirken daha dikkatli olmaya başlayabilir, çocuğunuzun eline tablet vermekten vazgeçebilir ve diz üstü bilgisayarınızın kamerasına bant yapıştırma kararı alabilirsiniz.

Ancak dijitalleşmenin hayatımızı kolaylaştıran tarafları da yadsınamaz. Hayatımızı pratikleştiren, haberleşmemizi kolaylaştıran, birçok işimizi çevrimiçi halletmemize imkân veren veya bir yardım kampanyası başlattığımızda üç gün içerisinde bağış toplamamızı sağlayarak dünyadaki herkese tek bir “tık” ile ulaşabilmemizi mümkün kılan bir sistemden bahsediyoruz. Bilgi ayaklarımızın altında. Arama motoruna yazmamız yeterli. Peki ama birçok bilgiye böyle kolayca ulaşabilirken bu bilgilerin ne kadarı güvenilir ne kadarı değil nasıl ayırt edeceğiz? Doğru bilgi hangisi? Bu sistemin psikolojik zararları ve tehlikeleri neler? İşte sosyal ikilem burada başlıyor. İşimize yarayan bir dijital platform veya uygulama aynı zamanda bize zarar da verebilir. Belgesel tam da bunu sorgulamamızı sağlıyor. Bu ikilemi nasıl çözeriz? Çözebilir miyiz? Milyar dolarlık bir endüstri karşısında yapabileceğimiz bir şeyler var mı? Zararlı taraflarını elimine edip sadece faydalandığımız bir sistem haline getirebilir miyiz? Eğer biraz rahatsız olmayı göze alıyorsanız tokat gibi çarpacak olan bu belgeseli bir an önce izleyin.

Film Tavsiyesi: Nerve (2016), Snowden (2016)

3. WILD WILD COUNTRY (2018)

Shree Rajneesh’i, nam-ı diğer Osho’yu birçok kişi kitaplarından tanımaktadır. Dünya çapında bir sürü kitabı raflarda yerini almış, satış rekorları kırmıştır. Fakat aslında gerçekte kimdir Osho? 80’li yıllarda nasıl bu kadar meşhur olmuş ve tüm dünyada adını duyurmuştur? Nasıl onun için Amerika’da Portland, Oregon’da yepyeni bir şehir inşa edilmiştir ve Osho’nun takipçileri orada nasıl herkesten uzak bambaşka bir yaşama başlamıştır? Kitaplarını raflardan silip süpüren kaç kişi Shree Rajneesh’in “Osho” oluş sürecinin perde arkasını gerçekten bilmektedir? Hatta kitapların çoğunun onun kaleminden dahi çıkmadığını kaç kişi bilmektedir?

Altı bölümlük bu belgesel tüm ayrıntılarıyla gizemli bir hayat hikayesine ışık tutuyor. Belgeselin en güzel tarafı Osho’yu tanıyan, orada bulunmuş farklı farklı pek çok kişi ile yapılan röportajlara ve değişik bakış açılarına çokça yer verilmiş olması. İnsan doğasını pek çok defa sorgulatan ve kararı izleyiciye bırakan bir belgesel. Özellikle günümüz dünyasında toplum olarak pek çok sorunla başa çıkmaya çalıştığımız bu zamanlarda düşündürüyor; yaşadığı toplumda huzurlu bir yaşamı arzulayan ve ruhsal bir yolculuğa çıkmak isteyen bir insan grubu dağlara kaçıp izole bir yerde bir arada yaşamaya başlarsa sonsuza dek huzurla yaşayabilirler mi? Yoksa yine başlangıçtaki gibi savaşlar, taht kavgaları ve kaos içinde mi bulurlar kendilerini? Hayalini kurduğumuz ütopik toplulukların hayat bulması ve devamlılığı insan doğasıyla mümkün olabilir mi?

Film Tavsiyesi: Midsommer (2019)