24.08.2022
Hayvan Mezarlığı: Evdeki Hesap ve Çarşı Meselesi
Burak ŞEN
Stephen King bu yalnızca edebiyat veya sinema dünyasına değil; genel olarak yeryüzüne adım atmış en büyük insanlardan birisi. Tolkien ile beraber (Tolkien kadar olmasa da) şahsen kanaatimce en yaratıcı yazarlardan birisi. Efsanevi romanlarından Pet Sematary/Hayvan Mezarlığı 1989 yılında ki ilk beyaz perde macerasını özellikle genç kesimler üzerinde bıraktığı sarsıcı etkisiyle kültleşmiş bir film. Ama objektif yaklaşırsak çok mu iyi? Tabiki de hayır. Ama özellikle VCD ve VHS furyasında bıraktığı etki tartışılmaz. Sonraları ikincisi falan geldi bağımsız biçimde ama konuyu fazla uzatmadan 2019 Hayvan Mezarlığı’ndan konuşalım.
Absence gibi daha deneysel bir gerilimin ardından çoğu festivalcinin gözdesi Starry Eyes’a imza atan yönetmen ikilisi Kevin Kölsch, Dennis Widmyer’a emanet yeni dönem Pet Sematary’si özellikle 2017 yapımı It/O’nun başarısı ve kalitesinin ardından epey ilgi ve merakla bekleniyordu. Yayınlanan fragmanlarda bu ilgi ve merakı pekiştiriyordu.
Kitabın mı Yeniden Uyarlaması Filmin mi?
2019 işi Pet Sematary otuz yıl önce izlediğimiz filmin üzerinde birkaç oynama yaparak çıkıyor karşımıza. Kitabın demiyorum çünkü sanki kitap değil direk film baz alınmış gibi. Şehrin hengamesinden taşraya kaçan Creed ailesinin yeni taşındıkları bu yerde çocuklarının ölümüyle yıkılan hayalleri ve keşfettikleri bir yöntem ile yaptıkları korkutucu olayların anlatıldığı bu hikâyede aslında her an Stephen King’in öyküsüne hayran kalıyorsunuz. Ne kadar kötü aktarılırsa aktarılsın kağıt üzerinde düşündüğünüzdeki o kafa açan altyapı King’e olan sevgiyi ve hayranlığı perçinleyen bir faktör.
Bununla beraber King’in sadece iyi fikirlerinin olmadığını, üstüne bu fikirleri akılalmaz bir kabiliyet ve beyinle kitaba taşıdığını söylemekte de yarar var. Her iki Hayvan Mezarlığı’da kitabının derinliğinden ve mantığından uzak slasher kafasında filmler. It’in 2017’de başardığı şey tam olarak buydu. It önceki filmini değil doğrudan kitabı baz alarak ilerliyordu. Hoş; yine kitabın derinliğinden bir hayli uzaktı ama o uzaklıkta bile ne denli iyi bir film çıktığını gördük. Hayvan Mezarlığı filmleri ise işi salt korku ögelerine dökme peşinde gibi. Hatta en azından ilk uyarlamada dramatik bir çatı varken bu uyarlamada her şey acele biçimde geçiştirilmiş gibi.
Fragmana Kanma Fragmansız Kalma
Hayvan Mezarlığı’nın fragmanları gerçekten çok iyi hazırlanmış. İki üç sene önce fragmanlara ilişen spoiler/sürprizbozanlardan şikayetçiydik. Neyse ki o beladan kurtulduk gibi ama şimdi de fragmanlar filmi olmadığı şeklinde gösteriyor gibi. Mesela Us/Biz çok iyi bir film olmasına rağmen fragmanda salt bir korkuymuş gibi gözüküyordu. Pet Sematary’de sanki güm güm bir filmmiş gibi gözüküyor fragmanlarında ama ne yazık ki değil. Hatta beraber izlediğimiz çokta sevilen bir eleştirmenin bir ara sürekli saate bakıp “Kaç dakika film ya” dediğini de eklersek fragman aldatıcılığı mevzubahis. Eğer hiç Pet Sematary ile tanışmadıysanız izlemek, fikir sahibi olma açısından etken olabilir. Ama bu yarısından fazlası jumpscareler ile bezeli, asıl Pet Sematary felsefesini hiçe sayıp pat çat bir slasher olmaya çalışan Pet Sematary King hayranları açısından izle geçten ileri gidemeyecektir.