13.05.2016
Herkül: Efsane mi Gerçek mi?
En baştan bir kabulle başlayalım, Paramount ve Metro-Goldwyn-Mayer Pictures’ın filmi olan Herkül: Özgürlük Savaşçısı, hikâye odaklı filmlerden hoşlanıyor ve analtılanlar üzerine kafa yormayı seviyorsanız ilginizi çekecek bir film değil. Aksine sinemanın teknolojik getirileri sayesinde (CGI vs) eğlenmek, belki biraz gülmek istiyorsanız o zaman durum başka; çünkü Herkül tam da böyle bir film.
Radical Comics’in “Hercules” adlı çizgi romanından uyarlanan ve hem insan hem efsane olan Herkül (insan olması ölümlülüğünden, efsane olması babasının Zeus olmasından) Thrace ülkesindeki kanlı bir savaşa son vermeye çalışır. Herkül’ün (Dwayne Johnson) yanında biri yeğeni olmak üzere yoldaşı hatta ailesi diyebileceğimiz beş arkadaşı vardır. Yani aslında Herkül, anlatıldığı gibi tek başına dağları delmemiş, efsanelere imzasını atmamıştır. Bu ayrıntı kahramana odaklanmaktan ziyade ekip olmaya, birlikte çalışmaya, güveni pekiştirmeye hizmet ettiğinden önemli bir ayrıntı aslında.
Herkül her haliyle bir aksiyon filmi. Tanıtımlarında iddia ettiği gibi doğaüstü öğelerin olmadığı, daha gerçekçi bir dünyada geçiyor diyebiliriz. Çünkü yukarıda da bahsettiğim gibi Herkül’e ithaf edilen efsanelerin ardında yatanları yavaş yavaş öğreniyoruz filmde. Ancak toplumun kahramana yani dolayısıyla “güçlü”ye duyduğu saygıyı pekiştirmesi açısından Herkül üzerindeki efsanelerin dilden dile dolaşması aranılan güven duygusunu da pekiştiren bir kaynak. Tam da bu noktada Herkül’ün hizmet ettiği Kral Eurystheus’un (Joseph Fiennes) Herkül hakkında yaydığı iftira toplumu daha iyi anlamak için biçilmiş kaftan. Burada iftiranın ne olduğunu söylemek film hakkında sürpriz bozan bir bilgi olabileceğinden filmdeki neticelerine değinmek daha doğru olacaktır. İnsan her ne kadar doğru bildiğinden şaşmasa da hizmet ettiği ve iyiliğini istediği bir krallıktan tek bir iftirayla dışlanabiliyor. Çünkü dediğimiz gibi halk, kahramana inanmak istiyor. Dolayısıyla “kahraman” olmanın halkı dizgin altında tutmak isteyen iktidara faydadan çok zararı var. O yüzden kahraman da olsanız iktidarın sizinle işi bittiğinde meydandan çekilmesi gereken zararlı bir unsura dönüşmeniz an meselesidir. Herkül’ün onca kavga, savaş, dövüş sırasında odaklandığı “hırs”, “güç”, “iktidar” ve bunların yanlış ellerde doğuracağı neticeler hakkında ipuçları içermesi filme belki biraz sosyolojik derinlik kazandırıyor olabilir. Ancak dediğim gibi en nihayetinde seyircisine derinlikli bir çözümleme vadeden bir film değil Herkül.
Film 3D olarak vizyona giriyor. Aslında 3D teknolojisinin çoğu filmde neden kullanıldığını bile anlamlandıramayan biri olarak bazı sahnelerde epey etkilendiğimi söyleyebilirim. Zaten son tahlilde bu tarz filmlerin kozu da 3D olmaktır herhalde.
Yukarıda Herkül ve Kral Eurystheus’tan bahsederken bu karakterleri canlandıran oyuncuların adını zikrettik ancak filmde John Hurt (ki bana göre sinema efsanelerinden biridir), Ian Mcshane (oynadığı Amphiaraus karakteri filmin en eğlencelik karakterlerinden biri), Rufus Sewell gibi oyuncular da var ve kadroyu zenginleştiriyorlar.