24.08.2022
İmgeler ve Sözcükler: İmgelerle Yeni Bir Dil Yaratmak
Seza Köreken Yalçınkaya
Godard, Fransız Yeni Dalga yönetmenlerinden hala bir şeyler üretmeye ve sinemada yeni anlatım biçimleri oluşturmaya tutkuyla devam eden 2018 Cannes Film Festivali’nden Palme d’Or Onur Ödülü’yle ayrılan önemli bir isim. Yönetmenin filmlerindeki dilin evrimi de başka bir yazıda ele alınabilecek değerde konulardan biri. Bu film özelinde bakıldığında; deneysellikten beslenen Godard, imge-sözcük arasındaki ilişkiyle yeni bir dil oluşturarak Batı toplumu ve medya eleştirisi ortaya koyuyor.
Görüntülerin bozulduğu, seslerin üst üste bindiği, ekran genişliğinin ara ara değiştiği film, imge bombardımanı altındaki öznenin dikkatini toplayıp bir şeyleri anlamaya çalışırken ki günlük hayatta verdiği çabayı film için de göstermesini istiyor.
Tren İmgesi ve Alıntılar
İmgeler ve Sözcükler, adından da anlaşılabileceği gibi sinemanın bir dil oluşu ve göstergebilimle yakından alakalı. Filmde Godard kullandığı imgelerin diziliş biçimi ve kendi dış sesiyle katıldığı anlatımla toplumsal bir eleştiri ortaya koyuyor. Aynı zamanda bu eleştiriyi yaparken medyanın olayları sunuş biçimini de eleştiriyor. Savaş, kadına şiddet, oryantalizm gibi konular önce gerçek haliyle verilip bir eleştiri ortaya atarken sonrasında bunların sinemaya ve ya televizyona yansıtılış biçimleri verilerek medya eleştirisi de yapıyor. Örneğin tren imgesi üzerinden ilerleyen sekansın zenginlikle başlayıp, Orta Doğu’daki fakirliğe yolculuk ettirmesi ardından eski ana akım filmlerden kesitlerle tren içerisinde kadına taciz ve şiddet sahnelerinin verilmesi medya tarafından yaratılan imge ile gerçekliğin arasındaki farkı seyirciye sunuyor. Tren hem insanları birbirine yaklaştıran bir icatken hem de dünya toplumundaki insanların birbirinden ne kadar uzak olduğunun kavranmasına yardımcı oluyor.
Yönetmen toplumun şiddet konusunda bir konsensüse varmasına filmin her sekansında karşı çıkıyor. Bu karşı çıkışı belge görüntülerle yaptığı gibi savaşı ve militarizmi açıkça eleştirmiş ünlü yönetmenlerin filmlerinden sekanslarla birleştirerek yeni anlamlar oluşturuyor. Döneminde sansasyon yaratmış Passolini’nin filmi “Sodom’um 120 Günü” filminden aldığı can alıcı sahneler gerçek savaş görüntüleriyle bir araya geliyor. Bu filmde birçok filmden, yönetmenden ve yazardan alıntı görmek mümkün. Godard’ın bunları yeniden sunuş şekli söz konusu gönderme yapılan yapıtlara ve kişilere farklı bir açıdan bakılmasını sağlıyor. Godard son filmiyle hem yeni bir anlam yaratıyor hem de başka şeylere bakış açısını değiştirerek deneysel bir film ortaya koyuyor.
Medyanın oluşturduğu imgeler: Oryantalizm
Filmin sorguladığı ve sorgulatmak istediği en önemli konulardan biri de şu an içinde bulunduğumuz, bilginin kolayca ulaşılabileceği bir ortamda savaş ve muhafazakarlık hala nasıl barınabilir. Felsefenin başlangıç noktası Orta Doğu nasıl savaşların odak noktası haline gelebilir? Godard bunların cevabını Batı Toplumu’nu eleştirerek veriyor. Dış ses olarak ve görüntülerin sıralamasıyla oryantalizme karşı çıkıp olaylara daha insani yaklaşma eğilimi gösteriyor. İzleyiciye de medyanın kendisine ne sunduğunu sorgulatmak istiyor. Gerçeği araştırmaya yönlendiriyor.
“Dil hiçbir zaman lisandan ibaret olmadı.”
Godard açıkça bu cümleyi söyleyerek sinemada imgelerle yaratılan dilin lisanla açıklanabilecek bir şey olmadığını, farklı ortamlarda yeni sözcük ve imge bağlantısı kurularak yeni diller yaratılabileceğini destekliyor.
Filmin afişi ve ismi de içerikteki parmak-el imgeleriyle yakından bağlantılı. Basit bir anlatımla parmakların eli oluşturması ve alet yapabilen elin toplumsal konsensüsle birleştiğinde savaşa yol açması gibi bağlantılar kuruluyor. Bu noktada seyirci kendisi ve yaşadığı toplum hakkında mantıklı sorular sorabilecek hale getiriliyor.
Godard bu son filmiyle insanlığa, topluma, düşünce biçimlerine eleştiri getirdiği gibi bunları ayrı ayrı ele almayarak bağlantılar kurarak aslında dünyadaki olayların birbiriyle organik bağına dikkat çekiyor. Toplumun sağduyu ile bir araya gelerek lisanlar üstü bir dil oluşturulabileceğini savunuyor.