07.01.2020

Judy: Sahne Işıklarına Âşık Bir Yıldızın Hikâyesi

Yazarın Film Puanı: 10/7

Frances Ethel Gumm ya da sahne adıyla Judy Garland. 1922’de doğan ve 1969 yılında henüz 47 yaşındayken hayata gözlerini yuman bir yıldız. 1939 yapımı The Wizard of Oz (Oz Büyücüsü) filmiyle henüz çok genç yaşta şöhrete kavuşan ve sesiyle herkesi büyüleyen Judy’nin kısa süren yaşamı, arkasında hüzünlü bir hayat hikâyesi bıraktı. Judy Garland erken yaşta kişisel yaşamında birçok durumla mücadele etti. Erken açlığın baskısı, ergenlik döneminden itibaren fiziksel ve zihinsel sağlığını etkiledi; kendi imajı, fiziksel olarak çekici olmadığına inanan film yöneticileri tarafından etkilendi ve sürekli eleştirildi. Aynı yöneticiler onun ekrandaki fiziksel görünümünü değiştirdiler.

Yetişkinliğine, alkol ve madde bağımlılığı ve ayrıca finansal istikrarsızlıktan rahatsız oldu; sık sık yüz binlerce dolarlık geri vergi borcu vardı. Yaşamı boyunca uyuşturucu bağımlılığı, alkol bağımlılığı ile uğraştı ve Londra’da kırk yedi yaşında kazara aşırı bariz doz aşımı sonucu ölümüne yol açtı. Haftada 2.500 £ ödenen beş haftalık bir çalışma için Londra’da Talk of the Town adlı bir gece kulübünde sahne aldığı sürecin hikayesi de vizyona giren Judy filminde biz sinemaseverlerin karşısına çıkarak onun acı dolu hayatı hakkında duygu dolu bir hikayeye tanıklık etmemizi sağlıyor. Biyografik özellikler taşıyan bu filmin değerlendirmesine geçmeden önce kısaca konusuna ve bazı ufak detaylara göz atalım.

Dünya prömiyerini geçtiğimiz sene gerçekleştirilen Telluride Film Festivali’nde yapan film, Atlanta Eleştirmenler Birliği, Britanya Bağımsız Sinema Ödülleri (BIFA), Hollywood Film Ödülleri, Los Angeles Online Eleştirmenler Birliği ve Palm Springs Film Festivali’nde Renée Zellweger’e En İyi Kadın Oyuncu ödülünü getirdi. Film bunun yanı sıra kısa süre önce gerçekleştirilen 77. Altın Küre Ödülleri’nde Renée Zellweger‘e En İyi Kadın Oyuncu ödülünü  de kazandırdı. Başrolünde Oscar ödüllü Renée Zellweger‘in yer aldığı film, 1968 yılında özel gösterilerde sahne almak için Londra’ya gelen ünlü oyuncu ve şarkıcı Judy Garland‘ın burada yaşadıklarını anlatıyor.

The Wizard of Oz (Oz Büyücüsü) filminde rol almasından otuz yıl sonra, sevilen şarkıcı ve oyuncu Judy Garland bir gece kulübünde sergileyeceği özel bir gösteri için Londra’ya gelir. Burada geçmişi ve verdiği kararların muhasebesini yaparken, daha sonra kocası olacak müzisyen Mickey Deans ile fırtınalı bir aşk yaşamaya başlar. Judy, filmleri ve şarkılarıyla insanlara mutluluk ve umut aşılarken, aradığı sevgi ve mutluluğu bir türlü bulamamış bir kadının gerçek hikâyesi.

Gittikçe Büyüyen ve Parlayan Bir Yıldız

Film, çocuk yaşta ünlü olan, “Oz Büyücüsü”yle yıldızı parlayan, Somewhere Over the Rainbow şarkısı hâlâ söylenen, Hollywood tarihinin en büyük müzik yıldızı Judy Garland’ı sahnedeki benzersiz başarısı, müthiş esprilerinin yanında kişisel trajedisiyle beyaz perdeye taşıyor. Sanatçının 1968 yılında hayatını etkileyen olayları biyografik bir anlatımla ele alan film, hikâyenin dramatik kurgusunu son derece sağlam temellere oturtarak ortaya müthiş bir iş çıkarıyor. Biyografik yapımların öğreticiliği kadar duygusallığının da son derece uyumlu bir biçimde işlendiği filmde, Judy Garland’ın hayatına birçok yönden tanık olma fırsatını yakalıyoruz.

Madalyonun Diğer Yüzü

Herkes tarafından yıldız olarak gösterilen ve büyük çoğunluğun hep o ihtişamlı hayatın içinde yaşamak istediği isimlerin madalyonun diğer yüzündeki yaşamları da türlü acılar ve zorluklarla doludur hiç kuşku yok ki. Bu film de Judy’nin ışıltılı yaşamına arka planından bakmamıza olanak sağlayarak yıldız ismin küçük yaşlardan bu yana çektiği zorlukları, yaşadığı hayal kırıklıklarını ve pişmanlıkları gün yüzüne çıkarıyor. Film, büyük çoğunlukla Judy Garland’ın 1968 yılında Londra’ya gitmeden önce ve Londra’da yaşadıklarını ele alırken, çok genç yaşındaki hayat hikâyesini de sunmayı başarıyor.

Artısıyla Eksisiyle

Güçlü ve ilmek ilmek işlenen senaryosunun Renée Zellweger‘in ayakta alkışlanacak performansıyla birleşerek oldukça güçlü bir anlatım sunan film, biyografi türünün hayranlarına filmden tat almaları gereken her şeyi vermeyi başarıyor. Zaman zaman ağırlaşan bir tempoya sahip olsa da adım adım ve tökezlemeyen hikayesi seyir zevkini oldukça yukarılara taşıyarak bir karakteri iki saat içinde duygusal yönden kusursuzca çizmeyi başarıyor.

Filmin güçlü hikayesi ve oyunculuğunun yanı sıra, dönemini yansıtan tüm ögeler ve diğer teknik detaylar da filmin seviyesini yukarılara taşıyor. Tüm bu unsurların yanı sıra Renée Zellweger’in film içinde söylemiş olduğu şarkılar da hikayenin duygu yoğunluğu ve Judy’nin kırılgan hayatını yansıtan bir unsur olarak konumlanıyor. Filmin son sahnesinde Renée Zellweger’in Somewhere Over the Rainbow performansı da filmin tüm yoğunluğunu üstünde toplayarak duygu patlamasını yaşatıyor ve tüyleri diken diken bir son ile genç denebilecek bir yaşta acılarla dolu hayata gözlerini yuman Judy Garland’a bir veda niteliği taşıyor.