24.08.2022
Kariyerinin Zirvesinde: Matthew McConaughey
Halil İbrahim Sağlam
4 Kasım 1969’da Amerika’nın Teksas eyaletinde dünyaya gelen aktör Matthew McConaughey, oyunculuğa ilk olarak 1993’te Richard Linklater’ın yönettiği “Dazed and Confused” ile başladı. Daha ilk rolüyle iyi bir filmde yer alıp “hippi genç” karakteriyle sinemaya akılda kalıcı bir başlangıç yapsa da, sonraları popüler ve ucuz aşk filmlerinde yer alan bir kariyer inşa ederek ciddiye alınacak bir oyuncu olma şansını kaybetmişti. Bunların arasında A Time to Kill (1996), Contact (1997) ve Amistad (1997) filmlerinde kendini kanıtlama ve Sandra Bullock, Samuel L. Jackson, Jodie Foster, Kevin Spacey, Anthony Hopkins ve Morgan Freeman gibi oyuncularla çalışma şansı bulsa da bu istikrarını devam ettiremedi.
McConaughey, her zaman popüler bir oyuncu oldu, zira hem gişe filmlerinde oynaması hem de fizikini öne çıkaran kaslı vücuduyla sergilediği pozlarla genç kızların ilgi odağı haline geldi. Özel hayatında yaşadığı skandallar ise sürekli magazine malzeme konusu oluyordu. Bu kendisine yeterli şöhreti sağlasa da sinema çevrelerince dikkate alınmayacak bir popülerlikti. Dolayısıyla birisi McConaughey’nin ileride oldukça başarılı, saygı duyulan, iyi filmlerde oynayan ve Oscar ödüllü bir oyuncu olacağını söylese herhalde kaale alınmaz ve dalga geçilirdi.
McConaughey’e 2009’da Jennifer Garner ile beraber yer aldığı romantik komedi filmi “Ghosts of Girlfriends Past”tan sonra bir şeyler oldu. Danışmanını mı değiştirdi, başka bir PR’cı ile mi anlaştı yoksa bundan sonra “kaslı aşk adamı” profilini tarihe gömüp oldukça seçici davranmaya mı karar verdi bilinmez. Büyük ihtimalle 2009’da bir oğlu olduğundan iki yıl boyunca inzivaya çekildi. İki yıl boyunca hiçbir yapımda yer almayan ve ortadan kaybolan McConaughey, 2011’e adeta bomba gibi girerek The Lincoln Lawyer, Bernie ve Killer Joe gibi üç filmde yer aldı. Üstelik bu üç filmden ikisi Richard Linklater ve William Friedkin gibi önemli yönetmenlerin filmiydi. Özellikle “Katil Joe” karakteriyle harikalar yaratan McConaughey, bu iki filmle beraber “ödüllü oyuncu” olma yolundaki ilk önemli adımlarını attı ve bu rolleriyle adaylıklar ve ödüller aldı. Bu hızlı çıkışını iyi değerlendiren McConaughey, 2012’de Camila Alves ile evlendi ve düzgüne dönen kariyerine aynı seçicilikle devam edip Lee Daniels’ın The Paperboy’u, Jeff Nichols’un Mud’ı ve Steven Soderbergh’in Magic Mike’ı olmak üzere yine 3 yapımda birden rol aldı. Bu üç film içerisinde en çok “Mud” filmindeki duygu yüklü karakteriyle başarılı olsa da, Magic Mike filminde kaslarını sergileyen erkek striptizci rolüyle (eskiye kariyerine dönüş olur diye başta korkutmasına rağmen) de oldukça cüretkar bir performansa imza attı.
Eski imajını neredeyse tamamen unutturan ve oynadığı her yapımda oyunculuğu daha da iyiye giden McConaughey için 2013 – 2014 yılları adeta kariyerinin zirvesi oldu. Jean Marc Vallee’nin Dallas Buyers Club filminde müthiş bir fiziksel değişim geçirip maço, delikanlı, homofobik ve AIDS hastası “Ron Woodroof” karakterinde adeta devleşerek oyunculuk kariyeri için bir zirve noktası oluşturdu ve bu rol ona Oscar ödülüyle birlikte daha birçok ödül getirdi. Martin Scorsese’nin son başyapıtı The Wolf of Wall Street’te de yer alma fırsatı yakalayan McConaughey, filmdeki oldukça kısa “Mark Hanna” rolüyle bile akıllarda kalıcı bir performans ortaya koymayı başardı. Bu iki filmin hemen ardından ise HBO’nun oldukça sevilen 8 bölümlük True Detective dizisinde Woody Harrelson ile birlikte başrolü üstlendi ve psikolojik derinliği yüksek “Dedektif Rust Cohle” karakteriyle kariyerinin en iyi ikinci performansını sergileyerek Hollywood’un en popüler oyuncularından biri haline geldi.
McConaughey, eskiden de popülerdi, şimdi de popüler. Aradaki fark ise artık ciddiye alınmayan, yakışıklılığıyla prim yapan ve “teenage” kitleye oynayan niteliksiz bir oyuncu değil, şimdiden neredeyse yaşı kadar ödülü bulunan (41 ödül), önemli yönetmenlerin filmlerinde oynatmak için aradığı yetenekli ve başarılı bir oyuncu. McConaughey’i bu yıl Christopher Nolan’ın merakla beklenen ve oldukça yankı uyandıran Interstellar’ında, gelecek yıl ise Gus Van Sant’ın Sea of Trees’inde başrolde izleyeceğiz.