24.08.2022
Milano Mucizesi: Konu Aynı Bakış Farklı
Güney YURDAKUL
Ayın Yönetmeni Vittorio De Sica’dan Miracolo A Milano (Milano Mucizesi) – 1951
Milano Mucizesi, II. Dünya Savaşı’ndan yeni çıkmış İtalya’da yoksulluk içinde olan halkın hayatını, nükteli bir şekilde anlatıyor.
İlk izlenimde filmi farklı kılan eldeki hikayenin acıklı ve dramatize edilmeye uygun olmasına karşın, bize tam tersi şekilde sunuluyor olması. Film, hem fantastik hem de absürt ögelerden yararlanıyor. Filmin bu özellikleri dışında kendisine yüklediği misyon bardağın dolu tarafına bakılması gerektiğini bizlere anlatması. Umut aşılıyor film. Bunu da yarattığı yardımsever, sevecen, güler yüzlü ve saf karakteri Toto ile yapıyor.
Toto, insanlardan farklı biri olarak karşımıza çıkıyor. Onun doğrulardan şaşmadığını hep iyilik amacı güderek hareket ettiğini görüyoruz. Filmi izlerken Toto’nun bir topluluğun umudu, neşesi ve mucizesi oluşuna tanık oluyoruz. Toto’nun halkı diyebileceğimiz bu topluluk ise filmin bize alttan alta verdiği toplumsal eleştirinin kaynağı rolünde. Para ile iltifat satan ve gün batımını para ile izlettiren ailenin filmin içine yerleştirilmiş semboller olduğunu düşünüyorum. Eleştirel simgeler yaratılmış da diyebiliriz.
Onlar, hali hazırda halkın doğuştan hak ettikleri şeyleri onlara bir lütufmuş gibi satan -onları bedel ödemeye mahkûm eden- ve halkı kendilerinden küçük gören insanların bir yansımasıydı. Sürekli o topluluğa aykırı davranan ve onları iş adamı Mobbi’ye gammazlayan kişi de gözü para ve şöhretten başka hiç bir şey görmeyen, elindekilerin değerini bilmeyen insanların bir benzeriydi. Filmde bu adamın evini herkesten yükseğe kurması ile de nasıl bir karaktere sahip olduğunu çıkarabiliyoruz.
Toto sayesinde ortak bir düşüncede buluşan bu insanların söyledikleri şarkı ise en çok ilgimi çeken noktalardan biri oldu. Aslında bu şarkıyı önemli kılan şey sözleri değildi. Önemli olan, bu şarkıdaki sözlere inanan insanların, cennetten gelen bir kuş ile tamamen değişmeleriydi. Filme olan hayranlığım işte tam da bu noktada oluştu. Komedi unsurlarının hakim olduğu bir atmosfer yaratılmasına rağmen aslında çok ciddi bir görsel-işitsel eleştiri izliyorduk. Açlıkla mücadele etmelerine rağmen, insanların arzu ve isteklerinin ne kadar farklı olduğunu gördüm. Tavanına asamayacağı bir avizeyi dileyen, bakamayacağı bir köpeği isteyen insanlar görmeye başladık. Hız kesmeden istekler öznellikten çıktı ve bir rekabet içine girdi. İnsanlar birbirlerinden üstün olma çabasına girdi. Herkes bir diğerinin istediğinden fazlasını istiyordu. Hatta kendi benliğinden, ten renginden bile aşka kavuşmak için vazgeçenler oldu.
Gelişen bu olaylar açgözlülüğün çoğaldığını ve artık bu insanlara o naif şarkıdaki gibi sadece bir parça toprağın ve barakanın yetmediğini düşündürtüyor. Evlerini ve bulundukları mekânı onlardan almak isteyen adamlara dönüşmeye başlamışlardı. Onlar gibi giyinmek, onlar gibi yaşamak istemeleri ellerine geçen ilk fırsatta ortaya- çıkmıştı. Halbuki bu insanlar, eşitlik vurgusu yapıp çıkarları doğrultusunda eşitliği hiçe sayan insanlardı. Aklıma filmin başlarındaki bir sahne geldi o anda. Toto’nun çantasını çalan adam, o çantayı satın alacak parayı ve türevlerini hayal etmiyordu. O adam sadece çantayı hayal ediyordu. Yüzeysel ve geçici düşler peşindeydiler. Buna en güzel örneklerden biri de dilenmek adına, bir çikolata reklamı yapmak uğruna kekemelikten kurtulmak isteyen adamdı.
Filmi bu denli değerli kılan kısım da aslında tüm bu eleştiriler ve anlatılan olumsuz olayların alışılagelmişlikten farklı anlatılışıydı. Trajikomik bir olay anlatımının tercih edilmiş olması ve bütün olumsuzluklara rağmen kişiliğinden ödün vermeyen Toto gibi bir karakter ile de umut aşılanması etkileyiciydi. Toto, o halka ve bizlere; sevginin, umudun, hayallerin ve başarılabilecek her şeyin en saf halini gösterdi.
İyimser öğeler, yapılan eleştiriler ve o günlerden günümüze kadar hala örneklerini gördüğümüz insan tiplemelerinin yansımaları ile Milano Mucizesi umut dolu, düşündürücü, finali ile de insanlara tebessüm ettiren bir film: “Günaydın sözcüğünün gerçekten günaydın anlamına geldiği bir aleme doğru…”