21.09.2016
Muhteşem Yedili: Namlunun Ucundaki Adalet
Pazar sineması kuşağına dönüş…
Bir Western klasiği olan Muhteşem Yedili (The Magnificent Seven) da, Hollywood’un bitmez tükenmez “remake” hareketine dahil oldu. Muhteşem Yedili (The Magnificent Seven) döneminde çok ilgi gören ve önde gelen western filmleri mertebesinde kendisine yer edinmiştir. Bu filmin popüleritesinden yararlanmak, yapımcıların ilk amacıydı. Nitekim yıldız oyuncu kadrosunu toparlayarak işe koyuldular ve her milletten oluşan uluslararası kadrosuyla yeni Muhteşem Yedili oluştu.
Peki ilk film başarısını tekrarlayabilecek miydi?
Chisolm (Denzel Washington) adalet için yaşayan bir ödül avcısıdır. Emma Cullen (Haley Bennett) adlı kadının kasabasına musallat olan bir haydutlar çetesi için yardım ister. Çetenin başında Bogue (Peter Sarsgaard) adlı bir adam vardır. Chisolm’un bu kadına yardım ederek geçmişteki bir hesabını da kapatmanın peşindedir. Bu yüzden de çeteyle boy ölçüşebilecek bir ekip kurmaya yola koyulur. Yedi adamdan oluşan bu ekibi zorlu bir görev beklemektedir.
Genelde vasat filmlerin yönetmeni olarak bilinen Antoine Fuqua, inişli çıkışlı filmografisine bir de western türünü ekleyerek, tür çeşitliliği açısından zenginlik kazandırmaya çalışıyor. Üstelik işi de bir hayli zor denilebilir. Çünkü filmin uyarlandığı ilk film, bir klasik niteliği taşıdığından ve sinema çevrelerince ayrı bir değere dönüşmesinden kaynaklı, akıllarda soru işaretlerinin dolaşması gayet doğal görünüyor.
Oyuncu kadrosu göz kamaştırıcı…
Fuqua, biraz da bu amaçla yani ilk filmin altında kalmamak için, güvendiği oyunculara şans vererek riskin üstesinden hakkıyla gelmeye çalışıyor. Sadık oyuncularından Denzel Washington başta olmak üzere, kadroya gişe getirisini arttırıcı bir hamle olarak son yılların en popüler oyuncularından Chris Pratt, sinema çevrelerinde sevilen Ethan Hawke, uzak doğunun süperstarlarından Byung-hun Lee, genelde iyi karakterlere hayat veren Peter Sarsgaard ise kötü adam kontenjanından filmin kadrosundaki yerini alıyor. Daredevil serisiyle yükselişe geçen kariyerinin katkısıyla emektar oyuncu Vincent D’Onofrio filmin as oyuncularından bazıları denilebilir.
Başlı başına bir karakter galerisine dönüşen film, western için olabildiğince klişe bir senaryonun hayata geçirilmesi olarak yorumlanabilir. Ancak western hayranı izleyicilerin bu tip konulara itirazı olacağını sanmıyorum. Çünkü bir western filminden beklenti hikaye anlamında çok da fazla olmuyor. Fuqua’da filmin temposunu iyi ayarlayarak 132 dakikasını hissettirmeyen bir filmin akıcılığını sağlıyor.
Çatışma sahnelerindeki başarılı mizansenler ve görsel açıdan standarda yakın işçilik filmin yeterli düzeyde özenle hazırlandığı niteler berraklıkta diyebiliriz. Ancak filmin Hollywood’un yıllardır tuzağa düştüğü klişe sahnelerden kaçınmaması en büyük eksi olarak hanesine yazılabilecek nitelikte olarak adlandırılabilir. Bilhassa filmin açılış sahnesindeki ana karakterin kötülüğünü vurgulamak adına oluşturulan mizansende, yapay ve inandırıcılıktan yoksun oluşu az da olsa can sıkıcı olarak görülebilir.
Derli toplu bir yeniden çevrim…
Finalde Muhteşem Yedili, eski öncül filmine ihanet etmeden, izleyicisinin beklentilerini karşılamayı başarıyor. Pazar sabahı kuşağında ailelerin dört gözle beklediği western tadını layıkıyla sinemaya aktararak, yeni nesil ile filmi tanıştırıyor. İçerisinde barındırdığı klişeler zaman zaman sıkıcı olsa da, heyecan dolu bir western filminde derinlikli hikaye anlatısı arayacak izleyici sayısı da pek fazla olmayacaktır. Western severlerin bu derli toplu remake filmini sevgiyle kucaklamasını bekliyorum.