09.12.2018

Nokta – 104

Incredibles 2 (2018)

Zamanında ilk filmi çok beğenmemiş olmama rağmen, maceranın ikinci bölümünden önce hafıza tazeleme amaçlı olarak yeniden izledim.Hatırladığımdan iyi yazılmış buldum. Sadece yapısal formüller izlenerek iyi yazılmış. Incredibles 2’nin dokusu aynı olsa da içerik olarak farklı noktalara temas ediyor.

Yaşlanmayı, evlilik hayatını, normal hayatın rutininde inanılmaz işler yapmayı özleyenlerin öyküsünün yerine bu kez aile içinde ebeveynler arası görev dağılımına, dolayısı ile cinsiyet temelinde aile yapısına eğiliyor. Büyükler için fazla küçük, küçükler için biraz büyük filmi.Olacağı da en fazla buydu zaten

The Meg (2018)

Bu tarz filmlerin kendilerini izlenebilir kılabilmesi için birinci kural eğlenceli olmaları. The Meg ise kendini ilk iki perdede ciddiye alarak büyük bir hata yapıyor.

Olması gereken formata son perdede bürünüyor ancak bunu da kalite ile yaptığı söylenemez. Bu yüzden tamamen vakit kaybı olan bir film.

The Spy Who Dumped Me (2018)

Hiçbir şekilde takip ettiği formülün hakkını verecek kadar iyi bir senaryoya sahip değil. Kendini ciddiye almaması avantaj ancak gülümseyecek kadar keyif almıyorsam bu da iyi yazılmadığı anlamına gelir.

Ancak aksiyon sahneleri ile alakalı ayrı bir parantez açmak lazım.

Mükemmel olmasa bile bir komedi filminde üzerinde bu kadar düşünülmüş sekansların olması çok şaşırtıcı.  Eğer senaryo daha güçlü olsaydı, kötü kotarılmış olsa da zaman atlayışları da içeren kurgusu ile iyi bir komedi aksiyon izleyebilirdik. Bu haliyle sadece vasat altı.

L’uomo Che Comprò La Luna (2018)

Sardunyalılar ve İtalyanlar arasındaki farklılıklara dayanan bir mizah anlayışı var. Bir İstanbullu ajanın kendiniKaradenizli olarak yutturmak için sürreel bir filmin 50 dakikalık kısmına “Uşağum” demeye çalıştığını falan düşünün. Kültürel referansları anlamak mümkün değil ama anlasanız da karşınızda kalitesiz bir komedi yapma çabası olduğunu görürdünüz. Sonuna kadar sabrederseniz, İtalya vatandaşlığı veriyorlar.