02.01.2017

Nokta – 53

Nocturnal Animals (2016)

Sanat galerisi sahibi Susan (Amy Adams), eski kocasının (Jake Gyllenhaal) gönderdiği romanı okurken bir yandan da geçmişiyle yüzleşir.

İyi senaryonun, iyi diyaloglardan oluşması gerekmiyor. Senaryo da bu demek değil zaten. Bu kadar az etkileşim ile aşk, bağlılık, güçlü olmak, sanat, zayıflık, burjuvazi ve tabi ki intikam üzerine söz söyleyebilmek önemli bir başarı.

Nokta’nın formatı gereği, analizini yapmaya değer bulduğum güzel filmleri es geçmem ve birkaç cümle ile yetinmem gerekiyor. Ancak siz, Nocturnal Animals’ı es geçmeyin.

Inferno (2016)

Uzun zamandır Ron Howard’ın ne yapmaya çalıştığını çözmeye çalışıyorum. The Da Vinci Code (2006)’un dünya çapında sansasyon yaratmış bir kitaptan uyarlanması gişe hasılatının yüksek olacağının garantisiydi. İkinci film olan Angels & Demons (2009)’da da ilkinin kaymağını yemeye devam etti. Inferno’da farklı olan şey, özünde bir “katil kim?” öyküsü olmaması. Gerçek bir kötü yerine ortada Alfred Hitchcock’ın McGuffin diye tabir ettiği bir harita var. Filmin ne senaryosu ne de yönetimi böyle bir “kötü”süzlüğü taşıyabilecek durumda değil. Ron Howard, en fazla The Dilemma (2011) gibi filmler çekebilecek yetenekte bir yönetmen olduğunu kanıtlamaya devam ediyor.

Storks (2016)

Bebekleri leyleklerin getirdiği bir dünyayı kabullenmek bir, artık bebekleri leyleklerin getirmediği bir dünyayı kabullenmek senaryo için iki adımlık çaba gerektiriyor. Bu sıkıntılı çıkış noktasının hakkını veremeyen Storks, komik de değil.

The Lego Movie (2014)’nin başarısından sonra markaya değil ürüne dayalı tercih yapmamız gerektiğini ve her şirketin bir Pixar olamayacağını hatırlamamız için yapılmış az pişmiş bir animasyon.

Keanu (2016)

İki kuzenin gayet sevimli Keanu adlı kedilerinin çalınmasından sonra peşlerine düşmeleri ve bu sırada başlarına gelen garip durumların anlatıldığı film, aslında Stir Crazy (1980)’de Gene Wilder ve Richard Pryor’ın hapishaneye girip sert adam rolleri kestiği klasik sahnenin koca bir filme yayılmasından ibaret. Keegan-Michael Key ve Jordan Peele ülkemize yabancı komedyenler. Bu filmle değerlendirirsek komediye de yabancılar.

Geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz George Michael’ın adının geçtiği sahneler filmin en eğlenceli kısımları. Bunun dışında fragmanı izlemeniz kafi.