25.05.2017

Omar: Aşkın Ortasındaki Duvar

Omari (Adam Bakri) işgal bölgesinde yaşayan Filistinli bir fırıncıdır. Dürüst, vicdanlı ve çalışkan Omar, çocukluk arkadaşı Tarek’in (Eyad Hourani) kız kardeşi Nadia’ya (Leem Lubany) aşıktır. Üstü graffiti kaplı güvenlik duvarını aşıp, hergün Nadia’yı görmeye gider.

Omar, Tarek ve yine çocukluk arkadaşları olan Amjad (Samer Bisharat), bir yandan Filistin’in özgürlüğü için eylemlere katılırken, bir yandan dapeşlerine düşen İsrailli Güvenlik Güçleri’nden kaçmaktadırlar.

Bir gün Omar yakalanır…

Yönetmen Hany Abu Assad’a, 2006 yılında çektiği Paradise Now filminden sonra bu yıl ikinci kez, ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ dalında Oscar adaylığı getiren Omar, politik bir gerilim ve bir aşk dramı.

Abu Assad’ın sanatı, bu coğrafyada yaşayan herkes gibi, ülkesinin politik kaderinden etkilenmiş.

Assad, Omar filminde, bir yandan Filistin topraklarında hergün yaşanan Filistin – İsrail gerilimini anlatırken, bir yandan da, gençliğin en büyük hakkı olan ‘sevmek’ hakkının bile, otoritelerce politik koz olarak kullanılmasına değinmekte.

İsrail ajanı Rami rolünü oynayan Filistinli aktör Waleed Zuaiter’i daha önce ‘The Good Wife’ ve ‘Homeland’ dizilerinde terörist olarak izlemiştik. Abu Assad’ın senaryosunu, ‘klasik ve evrensel bir hikâye’ olarak niteleyen Zuaiter, filmdeki performansı ile yine göz dolduruyor. Anne ve babası da Filistinli olan ve büyürken topraklarının hikâyesini dinleyen Zuaiter’e söylediğine göre rolüne hazırlanırken babası yardım etmiş.

‘Babam, pek çok sahneyi çalışırken ağladı’ diyen Zuaiter, Omar filminin hem kendisi hem de ailesi için, duygu yüklü bir kişisel yolculuk olduğunu söylüyor. Omar filminin çekimlerinden sonra erkek kardeşleri ve yönetmen Hany Abu Assad ile birlikte, Filistin sinemasını geliştirecek projeler üretmeyi amaçlayan bir prodüksiyon şirketi de kuran aktör, ‘Filistin’in sesinin duyulmasını sağlayacağız’ diyor.

Tüm ekibin Filistinli aktörlerden oluştuğu film; işgal, politik baskı, aile değerleri ve aşk birleşince, içinden çıkılmaz hale gelen etik ve toplumsal değerleri, insanın boğazında koskoca bir yumru bırakacak kadar derinden işliyor.

Omar, aynı zamanda tempolu bir polisiye ve göz yaşartan bir aşk filmi olarak karşımıza çıkıyor.

Arkadaşlık denilen olgunun kutsallığını, aşk denilen duygunun insanı yakan özverisini, insan denilen varlığın sınır tanımaz egoistliği ve çıkarcı hesaplılığı ile birleştiren filmi izledikten sonra, hayatın zor seçimleri ve imkansız seçimleri arasında nefes alamaz bir halde kalıyor seyirci…

Filmin son sahnelerine doğru söylenen ‘Hepimiz, olamayacağın olduğuna inandık’ sözü, aşkın ve şüphenin kollarında, paranoyanın ve baskının insanı zorladığı kararların pişmanlığını özetliyor.

Filmin baş aktörü, aşık Omar’ı canlandıran Adam Bakri, filmden sonra verdiği röportajda, aşkı için hergün bir çırpıda tırmandığı duvarı, bir gün artık tırmanamadığı sahnede ağladığını söyledi. Köyleri, kasabaları, arkadaşları ve aşkları ayıran bu duvarın, güneşi bile engellediğini söyleyen Bakri, ‘duvar, Filistinli gençlerin, tüm dünyadaki yaşıtları gibi hakları olan aşkı ve sıradan bir hayatı yaşayamamalarının sembolü olarak, orada duruyor’ dedi.

Film, İsrail – Filistin arasında süregelen savaşı anlatırken, bu savaşın insanlara yaşattıkları ve hayatları üstündeki dominasyonu konusunda realist bir bakış açısı da sunuyor.