05.06.2016
Her Rolün Adamı: Paul Giamatti
Sideways (2004)
Orta sınıf Amerikan vatandaşlarının dünyasına daha çok ümitsizlik, karamsarlık açısından bakan; genel olarak da ironik bir yapı çizen Alexander Payne filmlerinin tadı Sideways’de çıkar. Ancak daha önceki filmlerinden biraz daha yumuşatılmış bir biçimde. Paul Giamatti’nin varlığı ve Miles karakterine tam manasıyla “cuk oturmuş” havası vermesi harika bir seçim olduğunun gösterir filmde. Zaten filmdeki ironik unsurlar Miles karakteri ile bir nevi onun zıddı Jack (Thomas Haden Church) arasında geçen diyaloglar ve vücut dilinden ileri gelmekte. Örneğin şuna ne demeli?
Miles (Paul Giamatti), kitabının basılmayacağını öğrenmiş ve bir kova şarabı başından aşağı dikmiştir. Jack (Thımas Haden Church), Miles’ı kelle paça dışarı çıkarır ve o ünlükonuşma anı gelir :
Jack: Yenisini yazarsın, bir sürü fikrin var.
Miles: Hayır, ben bittim. Ben yazar değilim, İngilizce öğretmeniyim. Benim ne söylediğim dünyanın umurunda değil. Gereksizim. O kadar önemsizim ki, intihar bile edemem.
Jack: Miles, bu da ne demek oluyor?
Miles: Anlasana. Hemingway, Sexton, Plath, Woolf… Kitabın yayınlanmadan önce kendini öldüremezsin.
Jack: Peki, ya Confederacy on Dunces’ın yazarı? O, kitabı çıkmadan intihar etti. Bak şimdi nasıl ünlü.
Miles: Teşekkürler.
…
Miles: Bir gökdelenin camında kalan parmak iziyim. Milyonlarca ton lağımla birlikte denize akan bir tuvalet kağıdına bulaşmış dışkıyım.
Jack: Bak gördün mü? Ne güzel söyledin. “Denize akan…” Ben asla böyle söyleyemem.
Miles: Ben de. Galiba bunu Bukowski söylemişti.
https://www.youtube.com/watch?v=7CIRq5QG0bU