13.05.2016

Sevmek Zamanı: Sinemanın Şiirle Buluşması

Metin Erksan, doğu geleneğinin “surete âşık olma” temasından ilham alan Sevmek Zamanı filmiyle zaman kavramını aşan ve her çağa yayılan bir sinema yaptığını göstermiştir bizlere. Şiirle yoğurduğu görselliği, sinemanın şiirselliğiyle örtüşen anlatımı onu Türk sinemasını sinema sanatına dönüştürenler arasına yerleştirmiştir. Sinema dilinin henüz yeni kurulduğu zamanlardan kopup gelen filmleriyle Türk sinemasının kilometre taşlarından biri olmuştur Erksan ve tabiî onun sinemasının nişanesi: Sevmek Zamanı

Şiir, kelimelerin manalarını aştığı zaman ortaya çıkar demişler. Kelimelerin aşkın halidir yani şiir bir bakıma. Görüntülerin perdede yarattığı imgeler, bir şekilde şiirin ve sinemanın buluşma noktasıdır. Metin Erksan’ın senaryosunu yazıp yönettiği Sevmek Zamanı da Türk sinemasının şiirle buluşan filmlerinden ilk akla geleni. Sinemanın temelinde yer alan fotoğraf, filmin mihenk taşı adeta. Filmin doğu geleneğinden izler taşıyan “surete âşık olma” teması, zengin kız-fakir erkek ikileminin yarattığı sınıf sancıları ve eşsiz fotoğraflarla yaratılan zengin imgeler, onun bunca yıldır sinemamızın en iyileri arasında yer almasının başlıca sebepleri.

Filme hangi yönüyle yaklaşırsanız yaklaşın, sizi mutlaka içine çekecek bir atmosfer yaratıyor. Boyacı Halil (Müşfik Kenter) ve zengin kız Meral’in (Sema Özcan) aşkını eksenine alan film, özellikle bu iki oyuncunun portre çekimleriyle, yüze yapılan vurguyu ön plana taşıyor. Zaten Halil’in Meral’in fotoğrafına duyduğu aşkla başlayan bu surete âşık olma ve fizikî benliklerin önemini yitirmesi, filmi felsefî bir temele taşıyor. Filmin dingin yapısına yer yer tezatlık yaratabilecek bir yaklaşımla hareketlenen müzik, seyircinin merakını ve ilgisini ayakta tutuyor.

Sevmek Zamanı aynı zamanda bir İstanbul filmi. İstanbul’un henüz kirletilmediği zamanlara dair masal gibi görüntüler sunar bize. Özellikle kışın yağmurlu ve ıssız bir Büyükada… Halil’in yanızlığının ve kendi evreninin dışavurumu gibidir Büyükada görüntüleri. İçekapanıklığı havanın kasvetiyle örtüştürür Erksan. Büyükada bir nevi Halil’in mekânıdır, güvenli olduğu yerdir çünkü o da Büyükada gibidir. Oradan uzaklaştıkça Halil için tekinsizlik başlar. İstanbul’un öbür yakaları ona küçücük olmayı, kimsesiz kalmayı, kendi sevgisinden bile uzaklaştırılmayı hatırlatır. Halil, oralara ait değildir. Masalın iyi kötü çatışmasının kötücül tarafını simgeler o mekânlar.

Yarım yüz yıllık bir geçmişe sahip olan film, her sinemaseverin mutlaka izlemesi gereken bir yapım. En azından görüntülerle hikâye anlatmaktan ne kastedildiğini anlamak için eşsiz deneyimlerden biri Sevmek Zamanı.