05.09.2017
Sinefil Günlüğü: I Killed Einstein, Gentlemen
I Killed Einstein, Gentlemen (1970)
Oldrich Lipsky, ne yazık ki günümüzde filmlerinin gömülü olması sebebiyle fazla bilinmeyen Çek ustalardan biridir. Zoltan Fabri, Miklos Jancso, Wojciech Has ve Andras Kovacs gibi Macar ve Polonyalı ustaların döneminden gelen ve ülkesindeki Jiri Menzel, Jan Nemec, Jaromil Jires gibi yönetmenlerin önünü açan Lipsky, Happy End (1967) ile de (tıpkı Irreversible’daki gibi) filmi sondan başa doğru kurgulayarak zamanında çok ses getirmiştir. I Killed Einstein, Gentlemen de ustanın az bilinen, post-apokaliptik komedi türünde, hazinelerinden biridir.
Nükleer savaşın patlamasının ardından, etkilerinin yoğun hissedildiği gelecekteyiz. Savaştan en çok etkilenenlerin kadınlar olduğunu görüyoruz filmde. Doğurganlıklarını kaybeden, radyasyonun etkisiyle hormonal dengesizlik yaşayan, gün içinde sakalları bir erkekten çok daha yoğun şekilde çıkan ve hükümetin bunu çeşitli makineler icat ederek çözmeye çalıştığı bir gelecek bu.
Hükümet, insan soyunun tükenmemesi adına, bir fizik profesörünün yaptığı zaman makinesini kullanmaya karar verir. Plana göre, iki fizik ve bir tarih profesörü, nükleer bombanın daha yapılmadan, teori aşamasında yok edilmesi adına, 1. Dünya Savaşı başlamadan üç yıl önceye, 1911’e gönderilecektir. Burada, Albert Einstein’ı bulacaklar ve projeyi sunmasına müsaade etmeden, tarihte de büyük bir oynamaya yol açmadan, kendisini öldüreceklerdir. Böylelikle nükleer bomba hiç icat edilmemiş olacak ve insan soyu tükenmekten kurtulacaktır.
Üç bilim insanı, zaman makinesiyle 1911’in Prag’ına ışınlanır, geldikleri yer bir opera binasının sahnesidir, küçük çapta bir skandalla geçmişe giriş yapan gönüllülerimiz, Einstein’ı bulmak üzere bir atlı arabaya biner. Atlı arabada fizik profesörünün, Hitler’in mevcut zamanda boyacı olarak çalıştığına emin olduğunu söylemesi üzerine, polisle başları belaya girecek ve kaçak durumuna düşeceklerdir.
Bilim insanları, Einstein’ın odasına girdiklerinde de tereddüt etmekten kendilerini alamazlar:
- Einstein bu mu ki?
- Sağır sanırım.
- Rus olan olmasın bu?
- O, Eisenstein. Prag’da yaşamıyordur, budur bence.
Einstein’ı öldürmek için, mevcut tarihteki bir partide soru-cevap bölümünü ve burada Einstein sandalyede otururken, avizenin üzerine düşmesi suretiyle, olaya kaza süsü vermek için bir plan geliştirirler; ama işler tabii ki istedikleri gibi gitmeyecektir.
Einstein’ın sunum sahnesi, seçkin konuklardan gelen ilk önemli soruyla başlar:
- 9764’ü 14’e bölersen kaç çıkar?
Splastick komedi türünün eğlenceli görüntüleri ve zekice yazılmış diyaloglarıyla, post-apokaliptik bilim kurguyu birleştiren bu kült film, usta yönetmenin yabancı ülkelerde az bilinen ama kendi ülkesinde çok sevilen, türünün en iyi işlerindendir.