26.11.2019

Sinema Üzerine Düşünenlerin Platformu

Sinefilozofi dergisinin bu sene 22-24 Kasım tarihleri arasında düzenlediği 2. Ulusal Sinema ve Felsefe Sempozyumu, Akbank Sanat Beyoğlu’da gerçekleşti. Felsefe ve sinema gibi iki farklı disiplini bir araya getiren yirmi iki oturum, toplam seksen sekiz sunumla konuya ilgisi olan birçok kişiyi bir araya getirdi. Sempozyum geçen yıldan beri sadece akademisyenlere yönelik olmayışı, bu tür araştırmalara merak duyan kişileri ve sektör profesyonellerini de bir araya getirmesiyle dikkat çekiyor. Ayrıca disiplinler arası çalışmalar sadece sinema ve felsefeyle sınırlı değil. Mimarlık ve siyaset bilimi gibi farklı disiplinlerde yapılmış sinema araştırmalarını da görmek mümkün.

Konu Çeşitliliği ve Benim Dikkatimi Çekenler

2.Ulusal Sinema ve Felsefe Sempozyumu konularının çeşitliliğiyle dinleyicilere bilgisini arttırma ve farklı açılardan yaklaşma imkanı sunuyor. Örnek vermek gerekirse sempozyumda katarsis, etik, özgürlük, ekoloji, feminizm gibi çeşitli kavramların sinemayla ilişkisi üzerine çok farklı oturumlar bulunuyordu. Benim için öne çıkan oturumların ilki “Aşırılığın Yönetmenleri” oturumu oldu. Lars von Trier ve Gaspar Noe filmlerini farklı yönlerden ele alan sunumlar bulunuyordu ve bu sunumlar birbirini tamamlıyordu. İkinci öne çıkan oturum “Dijital Sinema ve Görme Biçimleri” sinemada VR teknolojisinin gelişimi, izleyicideki etkisi, sinemanın evrimi, yapılış biçiminin değişimi ve bunun felsefi olarak görmeye etkisi üzerine yine birbirini bütünleyen sunumlardan oluşuyordu. Konuya ilgisi olanların dışında fikri olmadan gelen dinleyiciye birçok başlangıç anekdotunu da içinde barındırıyordu. Bunu diğer tüm oturumlar için de söylemek mümkün. Sempozyumu kaçırdıysanız söz konusu sunumların makalelerini Nisan 2020’de okuma imkanı bulabilirsiniz.

Ahlat Ağacı ve Yönetmen Panelleri

Sempozyumdaki “Ahlat Ağacı Paneli” dinleyicilerin filme üç farklı yönden bakmasını sağladı ki bunların içinde ikisinin siyaset bilimiyle bağlantılı olması bana büyük zevk verdi. Yeni yeni kurulmaya başlanan mimarlık ve sinema bağlantısı panelin bir diğer değerli sunumuydu. Sinemanın önce edebiyatla başlayıp felsefeyle devam eden bağlanma yolculuğuna mimarlığın ve siyaset biliminin dahil oluşuna tanık olmak bu dönem araştırmacıları için heyecan verici olmalı.

“Yönetmen Paneli” Derviş Zaim’in ve Pelin Esmer’in katılımıyla gerçekleşti. Felsefi sorularla başlayan söyleşi, yönetmenlerin film yapım motivasyonlarına cevap alınmasını sağladı. Derviş Zaim’in film yaparken merkezsizleşme felsefisine benzer olarak Pelin Esmer’in karakteri anlamaya çalışması üzerinde bir süre durulduktan sonra izleyici sorularıyla Türk Sineması’nda dağıtım problemi ve film yapım sürecinin değişimi üzerine sohbet devam etti.

Adından bahsedemediğim daha birçok aydınlatıcı oturumu bir araya getiren 2.Ulusal Sinema ve Felsefe Sempozyumu sinema üzerine düşünen kişilerin ihtiyaç duyduğu ve kendini bulduğu bir platform. Kişisel olarak hem siyaset bilimiyle organik bağı bulunan bir sinemacı hem de bir set çalışanı olarak çok verimli üç gün geçirdim. Her sene tekrarlanması ümidiyle diyelim.