13.05.2016

Sivas Filmi Özel Gösterimi ve Sonrası

Bu yıl Venedik Film Festivalinin yarışma bölümüne daha ilk filmiyle genç bir yönetmen kabul edildi: Kaan Müjdeci ve filmi Sivas. Filmin Türkiye’deki vizyon ve festival yolculuğu henüz tarafımızdan bilinmezken bugün özel bir gösterimle Sivas’ı izledik, Kaan Müjdeci ve film ekibiyle tanıştık. Filmin gösteriminden sonra sohbet havasında bir basın toplantısı gerçekleşti. Bir filmi izledikten sonra o film hakkında hemen sıcağı sıcağına soru sormak bile zor olabilirken, filmi izlenen bir yönetmenin hemen seyirci karşısına çıkması ve ekibiyle birlikte sorulara cevap vermesi de haliyle pek rahatlatıcı bir durum olmasa gerek. Ancak Kaan Müjdeci samimi duruşu, içten yanıtlarıyla basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Hem filmden hem de film sonrası bu söyleşiden elde kalanları şöyle sıralayabilirim:

Öncelikle Sivas, küçük bir çocuğun, Aslan’ın (Doğan İzci) hikâyesi. Sivas adını Aslan’ın dostluk kurduğu ve sonrasında onu dövüşlere soktuğu köpeği Sivas’tan alıyor. Aslan’ın çocukluktan erkekliğe ilk adım yılları diyebileceğimiz, aslında ilkokula gitmesine rağmen kendini ispat ve büyük erkeklerin arasında var olma durumuyla alakalı bir öyküsü var filmin. Dolayısıyla özellikle İç Anadolu ve çevresinde büyüme hikâyesi, erkeklik mefhumu gibi çerçevelerden okunabilir film. Bunun dışında filmde somut olarak görülen köpek dövüşleri de filme ayrı bir tartışma penceresi açıyor. Hikâye üzerinden yönetmene sorulan ilk soru elbette ki böyle bir hikâyenin nasıl oluştuğu, nasıl düşünüldüğü sorusuydu. Kaan Müjdeci, kendi çocukluğundan, yaz tatillerinde gittiği köyünde gördükleri ve yaşadıklarını düşünerek yola çıkmış filmin senaryosunu yazarken. Ancak filmin öyküsü birebir yaşanmamış, sadece kendi tanıdığı ve yerlisi olduğu coğrafyada “böyle bir öykü olsaydı nasıl olurdu?” sorusundan yola çıkarak kendi deneyimlerini, gözlemlerini de harmanlamış senaryo içerisinde. Dolayısıyla yaşanmışlık halini çok iyi yakalıyor film. Çünkü yönetmen anlattığı coğrafyaya uzak birisi değil.

Filmin en olumlu yanlarından biri başroldeki küçük Aslan, yani Doğan İzci. İzci, özellikle İran sinemasından Abbas Kiorastami filmlerinden (hatta daha spesifik örneklendirmek gerekirse, Arkadaşımın Evi Nerede filmi) fırlamış gibi duruyor perdede. Yönetmene sinemasal referansları sorulduğunda Kiorastami’nin Arkadaşımın Evi Nerede filmini izlemediğini öğrendik ancak izleyicinin Sivas’ın Aslan’ıyla bu filmin Ahmed’ini  yakın bulması çok uzak bir düşünce değil açıkçası. 

Sivas filmi Yozgat, Yerköy ve civarında çekilmiş, dolayısıyla oradaki okullar gezilerek çocuk oyuncu aranmış ve hatta Doğan İzci’de çekimlere üç gün kala karar kılınmış. Bence ve izleyen çoğu kişiye göre filmin en iyi tercihi Doğan İzci. 

Filmin en tartışılacak yönlerinden biri köpek dövüşleri üzerinden ilerleyen bir hikâyenin söz konusu olması. Ancak yönetmen ve film ekibi bu konuda çok hassas ve tedbirli davrandıkları, hiçbir hayvana kesinlikle zarar verilmediği konusunda garanti veriyorlar. Bunun dışında filmde epey yer alan küfürler de dikkat çekti gösterim sonrası. Yönetmen Kaan Müjdeci ve filmin yapım aşamasında bulunan, senaryoya danışmanlık yapan Önder Çakar filmdeki küfür ve kullanılma boyutu açısından çok yerinde tespitlerde bulundular. Özellikle Önder Çakar, küfrün bu filmde bir popüler kültür aracı, bir gülme eylemi olarak kullanılmadığının altını çizerken küfrün gerçeği yansıtmadaki rolünün büyük olduğunu söyledi. Ayrıca küfrün eyleme dönüşme halinin de filmde yerini bulması, küfrün filmde bir eklenti olarak değil bir yaşam öğesi olarak kullanıldığını gösteriyor. Yani işlevsiz bir kullanım söz konusu değil.

Filmin yolculuğu benim en merak ettiğim meseleydi açıkçası ve onu sormak da bana düştü söyleşide. Yönetmen, Küba ve Antalya Film Festivali dışında bir festivale katılmayacaklarını, yeni senaryosuna odaklanmak istediğini belirttikten sonra aslında esas mesele olan vizyon sorunlarına değindi. Haklı olarak, Müjdeci ve film ekibi Sivas’ın tüm ülkede gösterilme imkanının olmasını istiyor. Bunun bir dağıtım sorunu olduğunu, sinemamızın salon ve dağıtım sorunlarını sıkça yaşadığını söyleyen Kaan Müjdeci salon bulamama konusunu gündeme getirdi söyleşide. Umarım ki Müjdeci’nin bu ilk filmi yaygın gösterimde daha önce birçok filmde karşılaştığımız sıkıntıları yaşamaz. Umarım ki hiçbir film kendi insanına ulaşmakta salon bulamama, gösterime girememe gibi sıkıntılar çekmez.