24.08.2022
Spider-Man: No Way Home: Yeni Küresel Mitolojinin En Tutarlı Halkası
Arif ÇEKDERİ
Bir sanat eseri olarak, sinemanın izleyiciler üzerinde bıraktığı etkinin filmlerin değerini belirlediği söylenebilir. Marvel filmlerinin ise izleyicilerin hayatlarına ne derece dokundukları merak ettiğim bir konu. Bu konuya ileride tekrar değineceğim.
Öncelikle, Marvel filmlerini, takip ettiğim çizgi roman kahramanlarının beyaz perdedeki karşılıklarının ne kadar başarılı bir şekilde yansıtıldıklarına göre değerlendiriyorum. Aynı zamanda 2008 tarihli Iron Man’den 2018 tarihli Avengers: End Game’e kadar geçen süreçte izlediğimiz filmlerin birbirlerine bağlanarak oluşturdukları evrenin tutarlılığı da benim için bir başka değerlendirme ölçütü.
Paralel Evrenler, Çılgın Teoriler ve Ralph Bohner
Geçen sene izlediğimiz, Disney+ için oluşturulan WandaVision ve Loki dizileriyle paralel evren konseptine giriş yaptık. Bundan sonra çizgi romanlarda okuduklarımız üzerine, Disney+ dizileri ve MCU’da neler görebileceğimiz hakkında bir sürü beklenti teorisi üretildi. Bu yeni faz ile birlikte, yeni Spider-Man filminin de senaryosunun sızdırıldığı ve söylentilere göre yeni filmde eski Örümcek Adamları da görebileceğimiz iddia edildi. Buna göre, eski filmler de paralel evrenlerdi. Fanlar Spider-Man: Into the Spider-Verse filmine referans ile alternatif Örümcek Adamlardan oluşan paralel evrenleri Spider-Verse olarak adlandırıyordu. Bu gelişmeler ışığında, Spider-Man: No Way Home‘un nasıl olabileceği üzerine onlarca fan teorisi üretildi ve her teori ile birlikte beklenti giderek daha fazla yükseldi.
Özellikle Marvel çizgi roman evreninden beslenerek oluşturulan ancak Disney’in satın aldığı Marvel Stüdyolarının dışında üretilen yapıtlar ile de ilişki kurulacağı üzerine çıkan söylentiler beklentimizi arşa taşımıştı. Bu şartlarda, “No Way Home gibi bir arka planı olan bir film hakkında spoiler vermeden nasıl yazı yazılabilir ki?” sorusu gündeme geliyor. Ancak, Marvel artık klasikleşmeye başlayan alışkanlığını devam ettirdi ve fragmanlar aracılığıyla bize ortalama bir takipçinin neredeyse filmin sonunu tahmin edebilmesini sağlarcasına her türlü bilgiyi önümüze saçtı.
Kısaca filmin benim beklentimi karşıladığını söyleyebilirim. Bir Marvel takipçisi olarak film neyse ki yeni bir Ralph Bohner vakasına dönüşmedi. Filmin içerisindeki birçok hoş sürpriz ve Spider-Man ve Marvel Evrenine dair göndermeler ile “fan servis” bir yapıt olarak bu filmi başarılı buldum. Buraya kadar her şey ulaşılabilir içeriklerden dolayı zaten biliniyorken, yeni söyleyeceklerim spoiler olur herhalde. Oyuncular hakkında yorum yapmam gerekirse, bu filmle beraber, diğer oyuncular ile birlikte, başından beri Spider-Man ve MJ olarak görmeye pek alışamadığım Tom Holland ve Zendaya’yı da daha kolay kabul edebildim. Filmde izlediğimiz karakterlerin de neredeyse hepsini başka fimlerde izlediğimiz için de bu kadar çok karakterin işlenmesi konusunda bir zayıflık hissetmiyoruz.
Kendi İçinde Tutarlı Bir Evren
Marvel filmlerinin izleyicilere ne kadar dokunabildikleri konusuna tekrar değinecek olursam, çizgi romanlara gönderilen referanslar üzerinden, filmlerin öncesinde ve sonrasında fanlar tarafından üretilen bir sürü içeriğin ve teorinin, filmlere izleyicilerin algılarında farklı bir devamlılık kattığı bir gerçek. Kuşkusuz ki belki de CGI efektleriyle desteklenmiş aksiyon filmleri, normalde sinemadan ayrıldıktan sonra izleyicilerin hafızalarında fazla yer edinememelerine karşılık, bu şekilde kendilerinden daha fazla bahsettiriyorlar.
Marvel’in Amerika merkezli yeni bir küresel mitoloji olduğunu iddia edebilirim. Pamuk Prenses’ten Star Wars’a kadar bir çok anlatıyı çatısı altında barındıran Disney’in Marvel’i de bünyesine katarak bir şekilde mitoloji dinleme ihtiyacımızı yönlendirdiği gibi bir yaklaşımdan söz edilebilir. Buna karşılık sinema yorumu adına orijinalinden kopartılmış çizgi roman kahramanlarına karşılık, orijinaline ve kendi tutarlı evrenine daha sadık yapıtlar görmek biz fanları mutlu ediyor. Eğer bunu Disney çatısı altındaki Marvel yapacaksa, varsın olsun. Hal böyle iken tanıdığımız bir karakter, sadece bir kare görünüp bize el sallasa bile bunu büyük bir coşkuyla alıyoruz. Marvel bu beklentiyi karşılamanın kazandırdığını görmüş olmalı ki No Way Home’da bunun üzerine yürüyor. Ölçütümüz de bu mantık olursa eğer, No Way Home’un en başarılı filmi olduğunu söylenebilir.
Spider-Man özelinde filmi tekrar ele alırsak da, çizgi roman okuru olmayan izleyiciler için film çok fazla şey ifade etmeyebilir. Belki bu noktayı filmin eksilerinden birisi olarak kabul edebiliriz. Her sanat eserinin bir alıcı kitlesi olduğunu kabul ederek olaya bakarsak da film kendi kitlesi için gayet başarılı. Sonuçta Türkiye’deki takipçiler için de B Yayınlarından çıkan siyah beyaz seriden beri neredeyse 50 yıldır bir Spider-Man gerçekliği var.
Son olarak, Disney çatısı altındaki Marvel filmlerinin en klasik eleştirisi bu filmleri çocuklar da izleyeceği için hiç risk almamaları. Buna göre, No Way Home elbette bir Old Man Logan değil. Filmden beklentimiz farklı olduğu için filmdeki esprilere gülüp geçiyoruz.
Bu film ile birlikte ben oyumu bir kez daha elindeki malzemeyi değerlendirmeyi bir türlü başaramayan DC’ye karşı Marvel’den yana kullanıyorum. Kendi Marvel ölçütlerime göre de No Way Home’u, End Game’den sonra, Thor Ragnarok’tan önce bir sıraya yerleştiriyorum.