29.10.2018

Tuhaf Şeyler Oluyor Bay Tarantino

Tuhaf Şeyler Oluyor Bay Tarantino – Neslihan Önderoğlu

Eylül ayında Günışığı Yayınları’nın ON8 markasından yeni bir kısa roman okuyucularla buluştu. 2012’de yayımlanan ilk öykü kitabı “İçeri Girmez miydiniz ?” ile 2013 Haldun Taner Öykü Ödülü’nün sahibi olan Neslihan Önderoğlu’nun Tuhaf Şeyler Oluyor Bay Tarantino isimli kısa romanı. Neslihan Önderoğlu, ilk öykü kitabının ardından günümüze dek bir çok başka öykü kitapları ve romanları ile tanındı. Bunların arasında Günışığı Kitaplığı’nın Köprü Kitaplar koleksiyonu için yazdığı Bana Sesini Bırak , Filler ve Balıklar, gençler için yazdığı Mutsuz Palyaçolar Örgütü, ikinci romanı Ay Dolandı ve Yeryüzü Yorgunları da var. Yazar ON8 Blog’da, “Cin Atı” adlı köşesinde öyküler biriktirmekte.

Akıcı, Kolay Okunan Bir Roman

Tuhaf Şeyler Oluyor Bay Tarantino, sinefil bir gencin hayatının büyük bir bölümünü kapsayan sinema merakının sınırlarının nereye kadar gidebileceği ile ilgili mizah yönü de olan , oldukça akıcı kolay okunan , sevimli bir roman.

Evren ben bir sinefilim diye kendini tanıttığında “Anlamadım? Ne filsiniz?” sorusuyla karşılaşan birçoğumuzdan biri. O kadar hayatın içinden bir genç. Liseyi bitirdikten sonra sinema okumak belki bugün daha kabul edilebilir ama gene de mühendislik, hukuk, tıp ya da işletme okumak kadar yaygın kabul gördüğü söylenemez. Roman, sinema delisi Evren’in ailesine özellikle de babasına hobisini mesleğe döndürme isteğini kabul ettirebilme çabasını sonuna kadar taşıyor. Kahramanların dertleri gerçek hayatta bir ailenin karşılaşabileceği dertler. Üniversiteye başlayan oğlu ile ilgili evlilik planları yapan bir anne, oğlunu yurda yerleştirmeye çalışan bir baba, yanımızda yöremizde her zaman karşılaşabileceğimiz karakterler.

Ne Kadar Sinefilsiniz ?

Ama zannetmeyin ki romanın karakterlerinin hepsi bu kadar gerçek hayattan. Eğer siz de ne filsiniz sorusuyla karşılaşanlardansanız o zaman kitapta konuşan bazı karakterleri zaten tanıdığınızı düşüneceksiniz, tıpkı Evren gibi. Aman Evren kadar filmlerde ve romanlarda yazarların yarattığı karakterlerle haşır neşir olmayın sonra başınıza neler geleceğini bilemezsiniz. Tıpkı bizim Evren’e olduğu gibi. Yoksa ben de kitabı okurken Evren’le arkadaş mı oldum? Aman dikkat diyeyim o zaman!

Kitap ilk cümleden başlayarak kahramanın yaşadıklarına ilişkin kurulan atmosferle okuyucuyu macera dolu, gizemli bir yolculuğa davet ediyor. Bunu yaparken de dünya sinemasının unutulmaz yönetmenleri, filmleri, karakterleri, replikleri okuyucuya yoldaşlık ediyor. Tüm bunlar romanın kurgusunda öyle bir ince bağla birbirine bağlanıyor ki okuyucu olarak Evren’in başına gelenlerle ilgili merakımız kitabın son sayfalarına kadar canlı kalıyor.

Roman dokuz kısa bölümden oluşuyor ama kahramanımız Evren’in üniversiteye başladığı ilk yıl başına gelenler düşünüldüğünde kitabı kafamızda hayali üç bölüme ayırabiliriz. “Orada daha fazla kalıp filmi düşünmeye devam etseydim, olaylar belki de o gece başlayacaktı. Ben ona bakıp filmdeki sahneleri hatırlamayı sürdürseydim, Çidoş yattığı yerde bir domates gibi olgunlaşmaya devam edecek ve ondan sonra gerçekleşecek korkunç şey, gerçekten de geride kalan üç kadını “sinir krizindeki kadınlar” yapacaktı. Kitabın kahramanlarından Çidoş’un da tabii ki sinemada karşılık geldiği bir kahraman var. Evren’in üniversite ile birlikte değişen hayatının giriş bölümü diyebileceğim bu paragraftan sonra ilk kız arkadaş denemesinde yaşadıkları ile macera, çatışma, gizem içererek gelişen roman kahramanımızın okuldaki kendisi gibi sinema delisi olan hocası ile konuşması ile çözümleniyor. Ama tabii ki hep sinema dünyasının unutulmaz filmlerine göndermeler yaparak.

Gerçek Hayattan Daha Gerçek Senaryo

Tuhaf Şeyler Oluyor Bay Tarantino, bir kitabın kapağını açıp ilk sayfası ile ya da sinema perdesine bir filmin ilk görüntüsünün akması ile hayal dünyasının derinliklerinde geçen bir yolculuğa çıkan sinemaseverlerle edebiyat meraklılarını buluşturan bir roman. Evren, kitabın sonunda, başına gelenlerle ilgili babasının Tarantula olarak adlandırdığı ve kendine onu değil ama daha doğru düzgün insanları örnek almasını salık verdiği Tarantino’nun bir söyleşisinde okuduğu; “iki tür senaryo olduğuna inanıyorum. Bir film senaryosu. İki, gerçek hayattan daha gerçek senaryo” cümlesini unutmadan soruyor: Sonuçta, neyin gerçek, neyin kurgu olduğunu kim bilebilir ki? Öyle değil mi, Bay Tarantino?

Kitabı okurken anılan filmleri de izlemek okuyucuyu belki tamamen gerçek dünyadan koparabilir ama gene de söylemeden geçemeyeceğim Woody Allen’ın Kahire’nin Mor Gülü filmi ile birlikte okumak olabilir. Bunu da Evren arkadaş bana söyledi dersem ben de kurgu ve gerçek arasında bir yerlerde kaybolmuş olacağım .

Sinema tarihinin hafızalara kazınmış filmleri ve replikleri eşliğinde ilerleyen, hayalle gerçeğin sınırları arasında gezinen Tuhaf Şeyler Oluyor Bay Tarantino keyifli okumalar.