24.08.2022
Vizyon Menüsü – 28 Eylül
Halil ŞİMŞEK
Eylül ayının da sonlarına geldiğimiz şu günlerde bu ayın son vizyon haftasında öne çıkan ve menümüzden sizlere önerdiğimiz filmler…
Bu hafta vizyona girecek olan on iki filmden sizlerin beğeneceğini umduğumuz beş adet yabancı, bir adet ise yerli yapım önermek istiyoruz.
Dokunma Bana (Touch Me Not)
Bu haftanın en öne çıkan ve iddialı filmi, hiç kuşku yok ki Dokunma Bana (Touch Me Not) adlı yapım. Dünya prömiyerini geçtiğimiz şubat ayında gerçekleştirilen 68. Berlin Film Festivali’nde yapan film, burada En İyi Film ödülünün sahibi olmuş ve seyirciyi kendine hayran bırakmayı başarmıştır. Film, ülkemizde ise ilk olarak geçtiğimiz Nisan ayında gerçekleştirilen 37. İstanbul Film Festivali’nde seyirci ile buluşmuştu. Festivalin film listesine son anda eklenen film, bugün de vizyona girişiyle beraber daha geniş bir seyirci kitlesi tarafından izlenebilecek. Filmin gerek fragmanına gerekse konusuna baktığımızda yönetmenin filminde beden algılarını zorlamakla beraber önyargıların yıkıcılığına dair deneysel bir dram ortaya koyduğu görülmekte. Bu ödüllü filmin temasını ise yakınlık ihtiyacı, cinsel fetişler ve estetik güzelliğin farklı tanımları oluşturuyor. Psikoterapi seansı, rol oyunları ile belgesel arasında tanımsız bir noktada duran film, yönetmenin de dahil olduğu ilginç karakterlerin felsefe tartışması, beden egzersizi ve ruhsal sağaltım seansları arasında gözlemleyerek haftanın belki de en sıra dışı işi olarak seyircisini bekliyor.
Halef
Bu hafta vizyon menüsünde kendine yer bulan ikinci film ise Halef adlı yerli yapım. Bu film de ülkemizde ilk olarak geçtiğimiz Nisan ayında gerçekleştirilen 37. İstanbul Film Festivali’nde seyirci ile buluşmuş ve festivalde Ulusal Yarışma bölümünde boy göstermişti. Menümüzdeki tek yerli yapım olan filmde ise Adana’ya, annesinin yanına giden Mahir’in yaşadıkları anlatılıyor. Portakal hasadı için Adana’ya, annesinin yanına gelen Mahir, karşısında beklemediği bir misafir bulur ve film bu noktadan sonra başka bir yöne doğru evrilir. Mahir’in karşısına çıkan bu yabancı, yıllar önce bir kaza sonucu ölen abisinin reenkarnasyonu olduğunu iddia eden Halef’tir. Uzak durmaya çalışsa da, farklı vesilelerle bir araya gelmek zorunda kaldığı Halef’in çocukluk yıllarına dair anlattıkları, Mahir’in kafasını karıştıracaktır ve onun için işleri içinden çıkılmaz bir hale sokacaktır. Hayvanların bile yeniden dünyaya gelmiş insanlar olduğuna inanılan, tavaf edilen dergâhlar, şifalı taşlar ve muskalarla örülü bu mistik dünyada, hayata rasyonel bakan Mahir’in mistisizme, mistik bakan Halef’inse şüpheciliğe kaymasıyla yalpalayan ve kerterizlerini yitiren iki kardeşin öyküsü, bu haftanın öne çıkan bir diğer filmi.
Gece Dünyayı Yuttuğunda
Vizyon menüsünün bu haftaki bir diğer filmi Gece Dünyayı Yuttuğunda (The Night Eats the World – La nuit a dévoré le monde) adlı yapım. Film, bir salgının içerisinde müzikle ayakta kalmaya çalışan Sam’in yeni varoluş deneyimini konu ediniyor. Eski kız arkadaşı Fanny’den kalan eşyalarını almaya gittiğinde büyük bir sürprizle karşılaşan Sam, kız arkadaşının, bir parti verdiğini öğrenir ve geceyi orada geçirir. Sam, sabah uyandığında ise büyük bir salgının tüm Paris’i kapladığını görür. Yalnızlık içinde geçen sonraki günleri haftalara, haftaları aylara döner. Bu noktada merak edilen tek şey Sam’in hayatta kalıp kalamayacağı sorusudur. Korku türündeki film bu haftanın heyecan dolu yapımlarından biri olarak öne çıkıyor.