22.11.2019
Vizyon Menüsü – 22 Kasım 2019
Bu hafta vizyona giren filmlerden sizler için derlediğimiz iki adet yabancı, bir adet yerli yapım olmak üzere toplam üç film önermek istiyoruz.
Bu haftanın vizyon menüsünün öne çıkan yapımı Stanley Kubrick’in Stephen King’in ünlü eserinden uyarladığı The Shining’in yine Stephen King tarafından yazılan devam hikâyesinin sinema filmi olan Doktor Uyku (Doctor Sleep). Film, Overlook Otel’de yaşanan dehşetin üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen o travmayı tam olarak üzerinden atamayan Dan Torrance’ın, kendisinde olan özel güce sahip genç kız Abra ile tanışması sonrası gelişen olayları konu ediniyor. Dan Torrance, Overlook’da henüz bir çocukken geçirdiği travmanın korkularını hala geri dönülemez bir şekilde yaşar ve biraz huzur bulmak için mücadele verir. Bulduğu bu huzur Abra ile tanıştığında yok olur. Abra, kendine özgü “parlama” olarak da bilinen olağanüstü bir algılama yeteneğine sahip, cesur bir genç kızdır. İçgüdüsel olarak Dan’in de aynı yeteneğe sahip olduğunu fark eden Abra, onu arar. Acımasız Rose The Hat ve onun True Knot adlı, amaçları masumların bu özel güçleri (parlamaları) ile beslenerek ölümsüzlüğü bulmak olan tarikat üyelerine karşı Dan’in yardımını ister. Dan ve Abra bu beklenmedik müttefiklik ile Rose’a karşı bir ölüm kalım savaşının içine girerler. Abra’nın kendi “parlama” yeteneğine böylesine masum ve korkusuzca sahip çıkması Dan’in de daha önce hiç olmadığı şekilde kendi güçlerini geri çağırmasına ve geçmişe dönme cesareti göstererek korkuları ile yüzleşmesine ve böylece geçmişin hayaletlerinin tekrar ortaya çıkmasına sebep olur. Stephen King hayranları ve The Shining filminin devamını merak edenlere duyurulur.
Bu haftanın ikinci filmi Ayla (2017), Müslüm (2018), Çiçero (2019) ve Türk İşi Dondurma (2019) gibi son yılların büyük ses getiren filmlerin yapımcılığını üstlenen Mustafa Uslu’nun, yine biyografik özellikler taşıyan bir yapım olan ve yönetmenlik koltuğunda Özer Feyzioğlu’nun oturduğu Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu. Daha önce Onur Saylak’ın yönetmenliğini yaptığı Daha filminde de izlediğimiz Hayat Van Eck’in başrolünde yer aldığı film, ünlü sporcu Naim Süleymanoğlu’nun hayat hikâyesine odaklanıyor. Spor kariyerine 47 dünya rekoru, üç farklı olimpiyatta kazandığı üç olimpiyat altın madalyası, altı Avrupa şampiyonluğu ile 7 tane dünya şampiyonluğu ve nice başarılar sığdıran Naim Süleymanoğlu, kendi ağırlığının üç katı ağırlık kaldırabilen tek sporcu olarak da tarihe geçti. İlk dünya rekoruna imza attığında 15 yaşındaydı. Türkiye’ye güreş dışında olimpiyatlarda altın madalya kazandıran ilk sporcu da Naim Süleymanoğlu olurken ardında kırılması imkansız rekorlar bıraktı.
Bu hafta sizler için önereceğimiz üçüncü ve son film ise Üzgünüz, Size Ulaşamadık (Sorry We Missed You). Dünya prömiyerini bu sene gerçekleştirilen 72. Cannes Film Festivali’nde yapan film, ülkemizde ise ilk olarak bu sene gerçekleştirilen 2. Başka Sinema Ayvalık Film Festivali’nde seyirci ile buluşmuştu. Film, giderek çoğalan borçlarla baş etmeye çalışan Ricky-Abbie çifti ve çocuklarının, Ricky’nin bir teslimat işine başlaması sonrası hayatlarının değişimini konu ediniyor. En son 2016’da I, Daniel Blake (Ben, Daniel Blake) filmini izlediğimiz Loach aynı şehirde, Newcastle’da sözleşmeli çalışanların sıkıntılarından yola çıkıyor ve yine gözyaşlarımızı zorlayacak acı-tatlı bir dramı beyazperdeye aktarıyor. “İşçi sınıfının yönetmeni” olarak birçok başyapıta imza atan Ken Loach, bu kez iki çocuklu bir aileye odaklanıyor. 2008 Ekonomik Krizi çoğu insanın olduğu gibi Ricky’nin de işini kaybetmesine neden olmuştur. Ricky ve Aby iki çocuklarıyla beraber Newcastle’da yaşarlar, kıt kanaat geçinseler de birbirlerinden güç alırlar. Ne var ki mali krizle belleri iyice bükülünce hayatlarını idame ettirmek için yeni bir yol arayışına girerler. Çünkü sonsuza kadar çalışsalar da bir ev sahibi bile olamayacaklardır. Bir aplikasyona güvenirler, bakıcılık yapan Aby arabasını satar, yeni bir minibüs alırlar, böylece Ricky kendi işine sahip olacak, kuryelik yapacaktır, ama iş göründüğü kadar kolay değildir. Büyük bir fırsat olarak gördüğü bu iş hayatlarını düşündüğü gibi kolaylaştırmaz ve Ricky ailesine artık zaman ayıramaz olur. Aralarındaki bağ çok güçlü olsa da bu zorlu süreç hiçbiri için kolay olmayacaktır. Ken Loach, I, Daniel Blake’in belki de son filmi olduğunu düşündüğünü, ama araştırma için aş evlerine gidip insanlarla tanıştıkça yeni emek sömürüsü biçimlerine şahit olup bu filmi çekmeye karar verdiğini söylüyor.