27.12.2019
Vizyon Menüsü – 27 Aralık 2019
2019 yılının son günlerine gelmiş bulunmaktayız. Birbirinden güzel filmlerle ve film festivalleriyle geçen bir yılı geride bıraktık. Bu yılın son vizyon menüsünde öne çıkan ve sizlerin beğenisine sunacağımız filmlerle karşı karşıyayız. 2020’de de güzel filmler izlemek dileğiyle.
Bu hafta vizyona giren filmlerden sizler için derlediğimiz üç adet yabancı yapım önermek istiyoruz.
Bu haftanın vizyon menüsünde en öne çıkan film Küçük Joe (Little Joe). Dünya prömiyerini bu sene gerçekleştirilen 72. Cannes Film Festivali’nde yapan ve burada En İyi Kadın Oyuncu (Emily Beecham) ödülünü kazanan film, ülkemizde ise ilk olarak bu sene gerçekleştirilen 26. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde seyirci ile buluşmuştu. Jessica Hausner’in yönettiği film, laboratuvar şartlarında genetik çalışmalarla elde edilen ve antidepresan etkisiyle insanlara mutluluk veren kırmızı Little Joe bitkisinin etkileri üzerinden sınırsız genetik ve bilimsel gelişmeleri sorgulamaya açıyor. Küçük Joe, bilimkurguseverlere ve genetik bilimini endişeyle izleyenlere düşünmek için alan açan, insan dünyasının ötesine bakan bir hikâye. Laboratuvar ortamında genetik deneylerle yaratılan tuhaf kırmızı bitki Küçük Joe kokusuyla insanlara mutluluk verir, ama polenini ciğerine çeken bir daha aynı insan olamaz. Sürekli ilgi ve sevgi isteyen bu bitki aynı zamanda piyasa kuralları ve ahlak arasında sıkışıp kalan bir gelecek tasavvurunu sorguluyor.
Bu haftanın vizyon menüsünde yer alan ikinci film Lara. Dünya prömiyerini bu sene gerçekleştirilen Karlovy Vary Film Festivali’nde yapan ve burada Ekümenik Jüri Ödülü, En İyi Kadın Oyuncu (Corinna Harfouch) ve Jüri Özel Ödülü‘nün sahibi olan film, ülkemizde ise ilk olarak bu sene gerçekleştirilen !f İstanbul 2019’da seyirciyle buluşmuştu. “Oh Boy” filmiyle tanınan Jan Ole Gerster’in yönettiği film, 60. yaş gününde piyanist oğlunun konserine gitmeye karar veren Lara’nın, bu süreçte oğluyla olan ilişkisini ve kendi geçmişini sorgulamaya başlamasını konu ediniyor. 60. yaşına giren Lara, yalnız bir kadın, dominant yapısı ve mükemmeliyetçi tavırlarıyla zor bir annedir. Doğum gününde piyanist oğlunun konserine gitmeye karar vermesinin ardından benliği, oğlu ve eski kocası arasında düşünsel ve duygusal bir sorgu sürecine girer. O akşam oğlu ilk piyano konserini verecektir ancak Lara bu konsere davetli değildir. Eşiyle yıllar önce ayrılan ve yeni emekliye ayrılmış Lara’nın hayatında artık kimse kalmamıştır. Hatta oğlu bile kendisinin baskılarına dayanamayıp anneannesinin evine taşınmıştır. Lara istenilmediğini bilse de, bu özel güne kendisini dahil etmek için her şeyi yapacaktır. Jan Ole Gerster’in çok katmanlı yazınsal psikolojik tahlil kabiliyetinin Corinna Harfouch’un muhteşem performansı başta olmak üzere başarılı oyuncu kadrosu ile birleşiminden doğan film, güçlü, farklı ve son derece gerçek perspektifler sunduğu öyküsü ile Lara’nın manevi sorgu sürecine izleyicisini de dahil etmeye kararlı.
Yılın son vizyon menüsünde önereceğimiz üçüncü ve son film Astral Boyut (Astral). Film, annesinin ölümüyle zor zamanlar yaşayan ve astral seyahat deneyimini gerçekleştirmeyi kafaya koyan Alex’in hikâyesini anlatıyor. Annesinin zamansız ölümü ile sarsılan Alex, babasıyla olan ilişki de bozulduktan sonra manevi bir boşluğa düşer. Alex, bir metafizik öğrencisidir ve “bilimsel” astral seyahat ile ruhunu görünmeyen bir mekânsal boyuta yansıtmayı öğrenmeye niyetlidir. Astral seyahati denemeye başlayan Alex’in bedeni, dünyaya erişmek isteyen kötü niyetli ruhlar tarafından sarılır. Alex çok geçmeden annesinin karanlık geçmişini öğrenir ve ailenin bu ruhlar tarafından kuşatılan tek üyesi olmadığını öğrenir. Kendini gölgelerden ve kötü niyetli ruhlardan kurtarması için son bir aforoz töreninden geçmelidir. Annesinin psikiyatrının ve görünmeyen varlıkları görebilen Michelle’in yardımını alan Alex, yaşadıklarının aslında bastırılmış geçmişinin bir parçası olduğunu öğrenir.