24.08.2022
Yatak Dersleri: Kararsız Bir Komedi Denemesi
Konuk yazar: Enes HADZIBEGOVIC
Daha önce iki filme senarist olarak katkıda bulunan Delphine de Vigan’ın ilk yönetmenlik denemesi olan A coup sur (Yatak Dersleri) Emma adlı genç bir kadının yatakta başarısız olduğuyla ilgili obsesif düşüncelerini aşmak adına verdiği mücadeleyi anlatan bir film. Öncelikle şunu belirtmeliyim; komedi türündeki film kendi ana hatlarını oluşturmak konusunda büyük sorunlar yaşıyor. Kadınların toplumdaki yerini sorgulayan ve kadın cinselliğiyle ilgili derin sosyolojik muhabbetlere konu olacak bir film kesinlikle değil. “Seks komedisi” desek o da değil. Çünkü bu tanıma uyacak yoğun ve dinamik sahnelerden yoksun. Filmin kimliğiyle ilgili bu tanımsızlık bizi tek bir yere götürüyor. ” Ne Olacağına Karar Verememiş Filmler Çıkmazı’na”
Filmdeki bu kafa karışıklığının sebeplerini daha iyi anlayabilmek için konuyu biraz açalım. Emma bir ekonomi dergisinde çalışıyor. Yeni çıkacak sayıları için striptiz, hayat kadınlığı, porno sektörü gibi işlerin finansal özelliklerini araştırıyorlar ekip olarak. Bir çok yere girip kendileri için sıradışı gözüken bu insanlarla iletişim kurmak zorundalar. Zaten cinsellik konusuna kafayı fena halde takmış olan Emma da gidilen bu yerlerde tanıştığı insanlardan bir şeyler öğrenmenin derdine düşüyor. Film Emma’nın yatakta kusursuzlaşmak için attığı taklalar eşliğinde ilerliyor. Aynı ofiste çalıştığı Tristan’la da aralarında “farklı” bir şeyler olacağının sinyallerini alıyoruz filmin başlarında. Böylece Emma’nın yatak konusunda kendisini geliştirmeye çabalarken düştüğü komik durumlar Tristan ile aralarındaki tatlı- sert çekişmenin duygusal kıvılcımlarıyla birleşince sonunu az çok çoğunuzun tahmin edebileceği bir filmle karşı karşıya kaldığınızı anlıyorsunuz.
Yönetmen – senarist Delphine de Vigan daha fazla eşelese özgün olabilecek bir çıkış noktası yakalamış gibi. Ama sanki hikayenin başını ve sonunu kafasında kurduktan sonra boş kalan gelişme bölümünü de komedi klişeleri ve bolca yan karakterle doldurup senaryoyu bir an önce bitirmek istemiş. Renkli bir yardımcı oyuncu kadrosu oluşturulmak istenmiş ama ofis sitcom’larındaki gibi klasik tiplerden yaratmaktan öteye gidilememiş. Hele ki Emma’nın başına musallat olan bir stajyer karakteri var ki Jeremy Lopez adlı aktörün başarılı performansına rağmen fazlasıyla karikatürize duruyor. Anime’lere meraklı olan ve evinde büyük bir robot oyuncağı bulunan bu karakter şımarık ve rahat bir kişiliğe sahip. Sonradan sorunlu biri olduğunu öğrendiğimiz ve “büyüyemeyen bir çocuk” olarak tanımlayabileceğimiz bu karakterin sorunlu olma nedeni sanki bu tarz ilgi alanlarına sahip olmasından kaynaklanıyor gibi garip bir anlam ortaya çıkıyor. Yönetmenin bunu bilerek yapıp yapmadığından tamamen emin olamasak da bu tür bir sosyal çıkarımın genç insanları aşağılayıcı nitelikte olduğunu düşünüyorum.
Yukarıda da bahsettiğim gibi renkli olması amaçlanan yan karakterlerin ruhsuzluğu ve diyalogların sadeliği filmdeki mizahı basitleştiriyor. Hikaye Emma’nın üzerine kurulu olsa da araları dolduracak bir kaç kendine özgü karakterin yokluğu filmi zayıf bırakıyor. Emma’yı canlandıran Laurence Arne adlı aktris güzel olmasına ve idare edebilecek bir oyunculuk performansı sergilemesine rağmen filmin bütün yükünü sırtlayabilecek özel bir oyuncu değil ne yazık ki. Emma ile aralarında duygusal durumlar olabileceğini sezdiğimiz Tristan karakteri de anahtar bir rol üstlenmesine rağmen film boyunca geri planda tutulup pasif bir konuma yerleştiriliyor. Sanki filmin duygusallıktan ve aşktan yoksun olmaması için araya serpiştirilmiş bir piyon gibi. Zaten film bol karakterli yapısını dengeli bir şekilde kullanamamanın negatif etkilerine bolca maruz kalıyor.
Birkaç yerde güldürmeyi başaran Yatak Dersleri hareketli yapısı , müzikleri ve bu tür bir komedi için ideal kısalıktaki süresiyle “vakit geçirmelik” film olmaya ucundan yaklaşıyor. Delphine de Vigan bu tür filmler yapmaya devam etmek istiyorsa Woody Allen, Rob Reiner gibi ustaların filmlerini biraz etüt etmeli. Emma’nın yatak derslerine ihtiyacı olup olmadığı tartışılır fakat Delphine de Vigan’ın senaryo derslerine biraz ihtiyacı var….