28.03.2018
Yolu Mutfaktan Geçen Filmler
Hazırlayan: Zeren SOMUNKIRAN
Mutfakta pişer, sinemaya düşer! Yemek ve mutfak temalı filmler için böyle desek çok da yanlış olmaz sanırım. Yemeklerin ve mutfağın rengârenk dünyasıyla karşılaşan biz izleyicilerin çoğu zaman tepkisi filmi acıkarak tamamlamak olsa da, bu listedeki filmlerin hepsi aynı tepkiyi yaratmıyor. “Bir Tutam Baharat” (A Touch of Spice) gibi renkli ve mide kazındıran filmler kadar tüketim toplumunu ve yemeyi her zaman parıltılı gösteren dünyayı eleştiren “Büyük Tıkınma” (La Grande Bouffe) gibi filmler de var. İşte sinema tarihinin mutfakta pişip perdeye düşen filmlerinden birkaçı!
.
The Lunchbox
Kadınların yaptıkları yemekleri öğlenleri eşlerinin iş yerlerine taşıyan sefer tası dağıtıcılığı Bombay’da uzun yıllardır işleyen bir iş kolu ve gelenektir. Evliliğinde mutsuz olan Ila, üst kat komşusunun da verdiği tüyolarla eşine lezzetli yemekler yaparak onun dikkatini ve ilgisini yeniden kazanmaya çalışır. Fakat bir gün hazırladığı sefer tası yanlışlıkla, erken emekliliğini istemiş, karısını kaybettikten sonra hayatla arasına mesafe koymuş bir karakter olan Saajan’a gider. Böylece ikili arasında lezzetli yemekler ve her gün sefer tasının içine koydukları mektuplarla ilerleyen bir arkadaşlık başlar.
Yönetmen: Ritesh Batra
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=Qdn6nVJHyfM”]
Les Saveurs du Palais
Fransa cumhurbaşkanı Mitterand, kendine özgü lezzetleriyle nam salmış Perigodlu şef Hortense Laborie’yi özel aşçısı olarak işe alır ve saraya getirir. Laborie için bu durum meslek harici pek çok zorluğa gebedir çünkü saray mutfağının da siyasetten pek farkı kalmamıştır. Çekemeyenler, ayağını kaydırmak isteyenler, yüzüne gülüp arkasından iş çevirenler… Mutfağının özgünlüğüyle Mitterand’ı tavlamış olmak Laborie’nin işini kolaylaştırmayacaktır.
Yönetmen: Christian Vincent
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=6DQF1a8VEhY”]
Soul Kitchen
Alman ve Yunan asıllı Zinos, Hamburg’da bir restoran açar fakat işler hiç de istediği gibi gitmez. Her şey sarpa sarıp havlu atmak üzereyken mutfakta harikalar yaratan bir şefle yolları kesişir. Yeni şefin mutfakta tek bir düsturu vardır: “food for soul” – ruhun için yemek yap! Bu son derece yetenekli ve çılgın adamla Zinos’un mekanı bambaşka bir atmosfere bürünür.
Yönetmen: Fatih Akın
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=Ua86x-J4ubA”]
La Grande Bouffe
Dört adam – bir pilot, bir şef, bir televizyon sunucusu ve bir yargıç – Paris dışında bir bölgede kiralayıp içini sınırsızca yiyebilecekleri kadar yemekle doldurdukları bir eve giderler. Yanlarına kendileri haricinde aldıkları tek kişi bir fahişedir. Amaçları ölene kadar yemek yemek ve seks yapmaktır. Doyma duygusunu ortadan kaldırırlar. Keyifle başlayan ilk günler zaman ilerledikçe rahatsız edici bir noktaya ulaşır. Doyum, doyumsuzluk, hedonizm kavramlarını sorgulayan, ilginç ama bir o kadar da rahatsız edici bir film. 1973 Cannes Film Festivali’nde gösterildiğinde ıslıklarla karşılanan film, tüketim toplumunun vardığı noktayı sert bir üslupla anlatıyor. Yemek pişirmenin ve yemenin her zaman çok keyif veren bir şey olarak sunulmasının tam karşısında bir söylemi vurguluyor.
Yönetmen: Marco Ferreri
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=BBvXMgxGIGY”]
A Touch of Spice
Mutfakta yarattığı harikalarla yemeğini yiyen tüm müşterileri keyiflendiren Yunanlı şef Fanis’in en büyük ilham kaynağı, geçmişte ona mutfaktaki en büyük sırrı – baharatları – fısıldamış olan büyükbabasıdır. Fanis, yemek konusunda tam bir filozof olan büyükbabasının yanında İstanbul’da büyümüştür. Yıllar sonra şeflik yaptığı Atina’dan ayrılır ve doğup büyüdüğü topraklara hem büyükbabasının hem de ilk aşkının izlerini aramaya gider. Yemekler kadar hayatının da o “bir tutam baharat”a ihtiyacı vardır.
Yönetmen: Tassos Boulmetis
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=DioZyZQUDTY”]
Tampopo
Japon mutfağının sadece suşiden ibaret olmadığını çok keyifli bir dille anlatan mutfak temalı filmlerden biri Tampopo. Ramen isimli geleneksel bir Japon çorbasını tüm diğer restoranlardan daha iyi bir şekilde yapmaya çalışan genç kadın şef Tampopo’nun arka planda ilginç bir yardımcısı da vardır. Yemek ve aşk arasındaki ilişki üzerine de güzel vuruşları olan film kesinlikle ilgiye değer.
Yönetmen: Juzo Itami
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=LURg2doYGjo”]
Ratatouille
Mutfakta fare var! Yemek yapmaya aşık ve bu işi çok da iyi beceren bir fare üstelik. Paris’in ünlü restoranlarından birinde kendini kanıtlamak için fazla zamanı olmayan genç bir mutfak elemanıyla Ratatouille’un yolları ilginç bir şekilde kesişiverir. Birinin iyi yemek yapmayı öğrenmeye, diğerinin de yeteneklerini sergileyebileceği bir mutfağa ihtiyacı vardır. İşbirliği böyle başlar ama bir fareyi mutfakta saklamak hiç de kolay olmayacaktır.
Yönetmen: Brad Bird, Jan Pinkava
Julie & Julia
Julia Child’ın soğan kesmeyi bile bilmezken büyük bir mutfak dehasına dönüşümünü anlatan hikayesi, hayatının monotonluğundan çok sıkılmış ve kendine bir çıkış noktası arayan blogger Julie için büyük bir ilham kaynağı olur. Farklı zamanlarda yaşamış bu iki kadını birleştiren en önemli şey mutfaktır.
Yönetmen: Nora Ephron
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=ozRK7VXQl-k”]
The Cook, The Thief, His Wife and Her Lover
Yemek, aşk ve erotizmi bağdaştıran, Peter Greenaway’in en ses getirmiş filmlerinden biri. Albert Spica sahibi olduğu şık restoranın haricinde karanlık işlere de bulaşmış, gücü oranında kaba da bir adamdır. Spica’nın kabalıklarından bunalan karısının dikkatini bir akşam restoranda tek başına yemek yiyen bir adam çeker. Eski kitap satışı yaparak hayatını kazanan bu adamla restoranda kaçamak bir ilişki yaşamaya başlayan kadının tek şahidi restoranın şefidir. Oldukça sert sahneler de içeren film için tam bir “Greenaway filmi” demek yanlış olmaz.
Yönetmen: Peter Greenaway
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=voIOtJfRNfI”]
Chocolat
Kendi içine kapalı ve ufak bir Fransız kasabasının bir gün ilginç iki ziyaretçisi olur: bir kadın ve ufak kızı. Soğuk ve rüzgarlı bir günde kasabaya gelir ve günler süren uzun bir çabanın sonrasında kasabanın neredeyse tek rengi olan ışıl ışıl bir çikolata dükkanı açarlar. Fakat bu durum, kasabayı tek eline almış bazı kapalı zihinlerin hoşuna gitmeyecektir.
Yönetmen: Lasse Halström
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=32x33l2sLe8″]
No Reservations
Kate, işinde oldukça başarılı ama hayatını sadece mutfakla kısıtlamış, oldukça disiplinli bir şeftir. Fakat bir anda hem hayatına hem de mutfağına hiç beklemediği iki insan giriverir. Kardeşinin ani ölümü sonrası annesiz kalan yeğeni ve yetenekleri kadar cazibesiyle de etkileyici bir aşçı olan Nick. Kate için hayatının bu yeni insanlarına alışmak hiç de kolay olmayacaktır.
Yönetmen: Scott Hicks
Yin Shi Nan Nu (Eat, Drink, Man and Woman)
Kıdemli bir aşçı olan Chu ve üç yetişkin kızı aynı evde yaşamalarına rağmen birbirlerinden oldukça kopuk bir hayat sürmektedirler. Chu, pazar günleri lezzetli yemekler yaparak kurduğu sofralarla aralarında bir bağ yaratmaya çalışır ama başaramaz. Kızların tek isteği evden ayrılarak kendi yaşamlarını kurmaktır. Fakat beklenmedik olaylar dördünü bir araya gelmeye zorlayacaktır. Kuşak çatışmasını konu alan keyifli bir Ang Lee filmi.
Yönetmen: Ang Lee
Vatel
Roland Joffe’den, gerçek bir olaydan uyarlandığı bilinen tarihsel bir komedi… Ünlü aşçı Vatel, maddi açıdan oldukça zor zamanlar geçiren bir generalin yanında çalışmaktadır. Bir gün Kral IX. Luis’nin generalin şatosuna geleceği öğrenilince kralın gözünü boyayıp finansal açıdan desteğini alabilmek için düzenlenecek festivalin organizasyonu Vatel’a düşer. Görev zorludur, olaylarsa Vatel’ın işini daha da zorlaştıracaktır.
Yönetmen: Roland Joffe
L’aile ou la Cuisse (The Wing or Thigh)
Charles Duchemin ünlü bir gurme ve mekan rehberidir. Artık 60’lı yaşlarına gelmiştir ve mesleği bırakmadan iki önemli gayesi vardır. Yerine oğlunu yetiştirmek ve Fransız yemek sanatının en büyük düşmanı olarak gördüğü fast-food kralı Tricatel ile bir talk-show’da yemek ve şarap tadım düellosuna girişmek. Fakat her iki istediğini de baltalayacak ciddi sorunlar vardır. Bir, oğlu gurme değil, bir sirkte palyaço olmak istemektedir; iki, Duchemin tadım duygusunu kaybetmiştir. Hem Fransız mutfağının ağdalı dünyasını hem de fast-food kültürünü hicveden keyifli bir yapım.
Yönetmen: Claude Zidi
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=7utY7xwyxmo”]
Toast
İngiltere’nin en sevilen yemek yazarlarından biri olan Nigel Slater’ın kokular ve tatlarla örülü çocukluğunu anlatan film, lezzetli bir yemeğin bir çocuğun hayatını nasıl şekillendirebileceği kadar ilgisiz ebeveynlerin etkileri üzerine de kamerasını çeviriyor.
Yönetmen: S. J. Clarkson
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=1tSifCTYxRo”]
Babettes Gaestebud (Babette’s Feast)
Paris’in ünlü şeflerinden biri olan Babette, 1871 yılında politik nedenlerden ötürü Danimarka’da ufak bir kasabaya kaçmak zorunda kalır. Bu kasabadaki din adamının kendi hallerinde yaşayan iki kızının yanında mutfakta çalışmaya başlar. Fakat yöredeki mutfak anlayışı son derece kıt, yemekler lezzetsizdir. İnsanlar sadece yaşamak için yemek yerler. İyi malzeme ve iştahla güzel yemekler yapmayı özleyen Babette, her yıl bir piyango bileti alır. Yıllar sonra ikramiyeye konunca tüm parasını Fransız mutfağının muhteşem lezzetleriyle donattığı bir şölen hazırlamaya harcar ve köyün ileri gelenlerini hayatları boyunca tadını bile bilmedikleri bu yemeklerden yemeye davet eder. 1986 yılında en iyi yabancı film Oscar’ını da alan yapım, yemek temalı filmler arasında en önemlilerinden sayılıyor.
Yönetmen: Gabriel Axel
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=H5w9skKcdnA”]
Små Citroner Gula (Love and The Lemons)
Yemek yapmaya bayılan aşçı Agnes’in hikayesini anlatan film, aşk ve dostluk üzerine nefis bir romantik komedi. Bir gün Agnes hem çalıştığı yerden kovulur hem de sevgilisi tarafından terk edilir. Tam her şey bitti derken yakın bir dostundan aldığı ortaklık teklifi her şeyi değiştirecektir. Teresa Fabik’in yönettiği ”Aşk ve Limonlar”, “Brigitte Jones’un Günlüğü”nü hatırlatsa da ondan çok daha iyi bir film.
Yönetmen: Teresa Fabik
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=ksKiG3oW5qs”]