08.04.2019

Yönetmen Koltuğu: Sidney Lumet

Sidney Lumet: Muhalif Bir Sinema Dili

Daha ziyade mütevazı olarak adlandırabileceğimiz, sinefillerin yere göğe sığdıramadığı başyapıtlara imza atan büyük bir yönetmen, Sidney Lumet. Tv serilerinden sinemaya, hem de muhteşem 12 Angry Men ile geçiş yapan, daha sonra o muazzam 70’ler sinemasına yön veren yönetmenlerden de olan usta, 2007’ye kadar bize harika filmler hediye etmeye devam etti. Pacino gibi bir oyuncu, The Godfather rolüne takılı kalmadıysa ve her rolün üstesinden rahatlıkla gelebileceğini daha yolun başında kanıtladı ise bu da Lumet sayesindedir. Lumet’in sinema dili ve anlatmayı tercih ettiği meseleler öyle filmler ortaya çıkardı ki, bazıları günümüzde çok daha önemli hale geldi.

Lumet’nin muhalif duruşu, sinema dünyasında her zaman yer etmiştir. Röportajları, ödül konuşmaları ve katıldığı organizasyonlarla bunu asla gizlemez. Bu tavır filmlere de epey yansıdı tabii. Bu kadar sert eleştiriler böyle bir dünya görüşünün ürünleri olabilirdi zaten. Netwok filmindeki o muazzam medya eleştirisi hala geçerliliğini koruyor. Dog Day Afternoon filmindeki sistem, yalnızlaşma ve devletin terörize etme halleri daha ne kadar gerçekçi verilebilirdi? Serpico’daki kokuşmuş düzen ve pisliğe bulaşmış polis teşkilatı kaç yönetmenin filminde en gerçek haliyle yer alabilirdi? 12 Angry Men’de hayranlıkla izlediğimiz ve gayet keskin verilen ön yargılar ve bu ön yargıların hukuk sistemini al aşağı etmesi günümüzde daha derin anlam ifade etmiyor mu? Bütün bunları, muhalif tavırla stilize sinema dilini birleştirerek kotaran Lumet, sosyal duyarlılığı da her zaman ön planda tutmuştur. Bu, başyapıtlarının kısa birer özetidir de adeta.

Teknik açıdan ise Lumet’in nitelikli kamerası ve kadrajları izleyiciyi etkileyen en önemli özelliklerden biridir. Hatta Pawnbroker filminde, teknik ve geriye dönüşler öyle ustalıklı ve yenilikçi kullanılmıştır ki sinema okullarında hala ders olarak gösterilmektedir. Kamerasını, karakter odaklı hikayelerde öyle güzel kullanır ki, bir tiyatro oyunu gibi gerçekçi olmayı başarır. Zaten Lumet’in bazı filmlerindeki diyaloglar ve roller her zaman tiyatral bulunmuştur. Tabii bunu sinemada sevmeyen ve bu yönüyle eleştirenler de mevcut ama bazı hikayelerin fazlasıyla buna ihtiyacı var. Tam da burada Lumet’in oyuncu yönetimi konusunda en iyilerden biri olduğunu da belirtmek gerek. Son yaptığı filmlerden birinde, Vin Diesel’den bile şaşırtıcı ve olağanüstü bir performans almayı başarmış vaziyette usta. Yazının başında da belirttiğim gibi Pacino’da kendisine epey borçlu durumda. The Godfather ile muhteşem oynamış, rolün üzerine yapışması muhtemel iken serinin iki filminin arasında önce Serpico, daha sonra da Dog Day Afternoon ile Pacino’nun hem gelişmesini sağlamış, hem de farklı rollerde de ne kadar usta bir oyuncu olduğunu kanıtlamasını sağlamıştır. Lumet’in diğer filmlerinde de muhteşem performans ve Oscar adaylıkları kazanan oyuncular olduğu düşünüldüğünde, oyuncu yönetimi konusundaki başarısı tartışılmaz boyuta ulaşıyor. Müzik kullanımındaki tercihlerle de bizi adeta hipnoz eder Lumet. Bazı filmlerinde, havanın bozulmaması ve gerçeklikten uzaklaşmamak adına hiç müzik kullanmaması ile de bilinir. Bu da son derece riskli ama harika bir tercih olsa gerek.

Her sinema sevdalısının listesinde mutlaka bir Lumet filmi vardır. Anlatımından etkilenen, büyüsüne kapılan ya da kendine yakın hissedenler de sinema var oldukça hep olacak, onu canlı tutacaktır. Ana akım sinemadan en yenilikçi tavırlara, en sert eleştirilerden etkisi altına alan dramalara kadar birçok baş yapıta imza atan büyük bir sinemacı Lumet. Onun diline ve duyarlı sinemasına günümüzde bile hala erişebilen pek yönetmen yok, sanırım uzun bir süre daha göremeyeceğiz.

MUTLAKA GÖRÜLMESİ GEREKEN BEŞ SIDNEY LUMET FİLMİ

1- 12 ANGRY MEN

 

2- DOG DAY AFTERNOON

 

3-NETWORK

 

4- THE VERDICT

 

5- SERPICO