01.06.2016
Züccaciye Dükkânında Bir Sinefil – 4
Efendim bu hafta dükkânımızı İtalyanların spagetti western ile birlikte dünya sinemasına armağanı olan giallo türünün nadide örnekleriyle donatıyoruz; türün en önemli temsilcisi olan Dario Argento’dan Deep Red, Lucio Fucci’den Lizard in a Woman’s Skin ve İtalyan korku sinemasına olan hayranlığı eserlerine doğrudan sirayet eden Brian De Palma’dan Dressed to Kill bu haftaki cazip ürünlerimiz. Bu arada hemen belirtelim, biz de bilirdik Deep Red yerine Profondo Rosso, Lizard in a Woman’s Skin yerine de Una lucertola con la pelle di donna yazmasını ama dönemin şartlarına uymak bunu gerektirir.
Deep Red (1975)
Namı İtalya’yı aşarak dünyaya yayılan ve korku türünün bayraktar yönetmenlerinden olan Dario Argento’nun filmografisinden bir filmi çekip çıkartmak kolay değildir, yine de söz konusu giallo olduğunda türün kalıplarını belirleyen eserlerin başında gelen Deep Red’i seçmemiz o kadar zor olmadı. Başta Hitchcock olmak üzere gerilim türünde eser veren yönetmenlerin en sevdiği motiflerden biri olan ‘’beklenmeyen yabancı’’ üzerine inşa ettiği hikâyesi ve Freudyen okumalarla dolu metinleriyle türe aşina olmayanların bile ilgisini ayakta tutabilecek kadar sürükleyici olan Deep Red; psikedelik müzikleri, hipnotik kamera kullanımı ve tüyler ürpertici cinayet kompozisyonlarıyla kolay kolay unutulmayacak bir cinayet senfonisi olmayı başarıyor. Bu senfoniyi izlemek isteyenlere ise bize geliş fiyatından bilet vermeyi görev biliriz efendim.
Lizard in a Woman’s Skin (1971)
Giallo türünün gizli kahramanlarından olan Lucio Fuzzi’nin Lizard in a Woman’s Skin filmi, türün kılavuz niteliğindeki eserlerindendir. Sürreal bir rüya sahnesiyle açılan ve gerçek ile kurgu arasında gidip gelen film, psikolojik okumalarla desteklediği hikâyesi ve bu hikâyeyi sunuş şekli itibariyle beslendiği kaynağı zenginleştirerek tür içerisinde güçlü bir konum elde etmeyi başarmıştır. Lucio Fuzzi’nin kusursuz yönetimi, Ennio Morricone’nin müzikleri ve Anita Stringberg ile Florinda Bolkan’ın harika uyumundan doğan erotizmi gerilime çevirme becerisiyle emsallerine 3 boy fark atan Lizard in a Woman’s Skin’i vitrinin orta yerine bırakıyoruz, bunca sözün üzerine sıkıntı çıkmayacağı kanaatindeyiz.
Dressed to Kill (1980)
Giallo türünün etkilerini daha iyi görebilmek için İtalya dışı, mümkünse Holywood’dan, bir eserin seçkide yer alması elzem olduğundan, sinematografisinin temel mantığını bu türden ödünç alan Brian DePalma’nın nadide eseri Dressed to Kill’i depodan çıkarmayı uygun gördük. Hitchcock’un mirasçısı olarak wonderkid muamelesi gören DePalma’nın bunu ne ölçüde başardığı tartışmalı olsa da, birçok filmi gerilim türünün en iyi örnekleri arasına giriş durumda, tıpkı Hitchcockian geleneği giallo ile harmanladığı Dressed to Kill gibi. Bu anahtar kelimelerden sonra gizem, gerilim ve psikolojinin saf bir karışım oluşturduğu bu eserle ilgili söylenecek her sözün hükümsüz kalacağına inandığımızdan tok satıcı pozisyonumuzu alıyoruz hemen, kani olmayan varsa DePalma’nın fetiş oyuncusu Nancy Allen ile Michael Caine’in varlığını dile getirerek ısrar da edebiliriz ama her iyi müessese gibi bu topa girmeyi uygun bulmadık.