24.08.2022

En Az 20 Kere İzlenmesi Gereken 20 Bilim Kurgu Filmi

16. Equilibrium (2002)

Bu filme çakma Matrix denmesine üzülüyorum ama çok değil, biraz. Sevmeyenlerin en büyük iddiası buysa da konu bambaşka. Post-apokaliptik bir çağda, hissetmenin yasaklandığı bir dönemde geçen başkaldırı hikâyesi Equilibrium. Yönetmen Kurt Wimmer, biraz oradan biraz buradan aşırmış, bu doğru ama güzel bir sentez yakalamış. Alfred Bester’ın da dediği gibi “Yepyeni olan hiçbir şey yoktur, yeni olan sentezlerdir.”

17. The Omega Man (1971)

Will Smith’in yeniden çevriminde oynadığı Richard Matheson eseri. Will Smith’li Ben Efsaneyim’in akılsız canavarları yerine; gezegende yayılan bir salgının ardından düşünen, kendini seçilmiş olarak gören, dinsel inancı dahi olan vampir/zombilerin hikayesi bu. (Tür ikisinin arasında kalıyor diyebiliriz) Vampir-Zombi mitine farklı bir projeksiyonu olması önemli.

18. La Planete Sauvage (1973)

70’ler ve 80’ler Fransız animasyonlarının stili Japon animesinden bir hayli farklıdır. Ancak “Vahşi Gezegen” stilizasyonu açısından izlediğim hiçbir animasyona benzemiyor. Rene Laloux’un yönetmenliğini yaptığı filmin meselesiyse içeriksel olarak da pek farklı. İnsanların hayvan gibi görüldüğü bu dünya, izleyenin diğer canlılara bakışını değiştirebilecek türden. Sırf Alain Goreguer’in hem kusursuz hem de mükemmel olmayı aynı anda beceren müzikleri için bile izlenebilir.

19. They Live (1988)

Carpenter’in kapitalizm eleştirisi. “Onlar” yaşıyorlar, bizden değiller, aramızdalar, subliminal yöntemlerle ve kapitalizm aracılığıyla bizi kontrol ediyorlar. Filmin kötü adamları, uzaylı değil de bir kapitalist sanki. Sahi öyle mi yoksa? B film estetiğiyle çekilen They Live bir B filmin genelde söylemeyeceği kadar sistemi yeriyor, sonra da bir güreşçi aracılığıyla mindere çalıyor.

20. Planet Of The Apes (1968)

Maymunların evrimleştiği gezegende insanlar köle haline gelmiştir, ancak başka bir gezegenden gelen başka bir insan hariç. Film, insanın kendi sonunu getireceği tezini işlerken, nükleer karşıtlığını da ön plana çıkararak, basit izleyiciye bunun kötülüğünü anlatmayı becermesiyle de önemli. 60’lı yılların nükleer histerisinden çıkışın enstrümanlarından biri sayılabilir pekâlâ.

*“Hepsini 20 kere izledin mi?” diye sorarsanız, hepimizin alacak daha çok yolu var maalesef.