21.08.2017

Sonunda Kötülerin Kazandığı 10 Etkileyici Film

No Country for Old Men (İhtiyarlara yer yok)

No Country for Old Men filmi başarısını, Javier Bardem’in acımasız bir öldürme makinesi olan Anton Chigurh’u muhteşem ve Oscar kazandıran bir performans ile canlandırmasından alıyor. Korkutucu ve soğukkanlı psikopat olmasına rağmen yine de garip mizah anlayışı ve taviz vermeyen onur anlayışı nedeniyle tuhaf bir şekilde hoşlanılabilen biri ve sonunda da yakayı kurtarması umurumuzda olabiliyor.

Klasik gerilim filmi geleneklerinden kaçınan bu filmde örneğin başrol oyuncusunun (Josh Brolin) öldürüldüğü silahlı çatışma sahnesi gösterilmez ve filmin yönetmenleri Coen Kardeşler filmlerini Chigurh’un tesadüfi bir trafik kazasından kurtulması, kırık kolu ile uzaklaşması ve şerif Bell’in (Tommy Lee Jones) bu adamı aramasının anlamsızlığını kabul etmesi ile sonlandırırlar. Tüm bunların üstüne de anlaşılır ki herkesin uğruna çılgına döndüğü para ile paçayı kurtarır. (Açıkça gösterilmese de ima edilir)

Bu oldukça iyi bir final sahnesidir çünkü türünün diğer filmlerinin dayandığı klişe sonlardan uzak durur. Chigurh bir hayalet gibi film boyunca yolunu izler ve filmin özgün havasında ortadan kaybolur, kötülüğün her yerde bulunduğunu ifşa ederek.

 

The Wicker Man (Hasır Adam)

Kuşkusuz tüm zamanların en kasvetli ve kesinlikle zekice sonlarından biri Robin Hardy’nin ürkütücü İngiliz korku filmi. Edward Woodward filmde sansasyonel polis memuru Neil Howie’yi canlandırır ve bir kızın kaybolduğu adaya gidip ortaya çıkarması için yalvaran bir mektup alır. Howie görevi üstlenir ancak adanın yerlilerinin onun gelişinden hoş bulmamalarının yanında onların bir de sahip oldukları pagan inancı, Howie’nin kendisini konfor alanının oldukça dışında bulmasına neden olur. Howie dindar bir Hristiyan’dır ve bu başlangıçtan hiç de hoşlanmaz.

Howie için daha da kötüsü olur ve maalesef ortaya çıkar ki ortada kayıp kız filan yoktur ve Howie paganların geçen yılın kötü hasatından sonra gelecek senenin mahsulünün kazançlı olması için kurban olarak adaya gelmesi için kandırılmış bir zavallıdır.

Howie sonunda bir hasırdan kafese konur ve ateşe verilir, alevler yükselir ve çaresiz içinde oturan Howie’yi yutmaya başlar.

 

Se7en (Yedi)

Yönetmen David Fincher’dan eğlenceli mutlu sonlar beklememeyi öğrendik ve “Seven” filmi düşmanının başrol oyuncusunu alt ettiği ideolojik ve psikolojik sonuyla şüphesiz en pessimistlerinden biri.  Seri bir katilin izini takip eden iki cinayet dedektifi (Brad Pitt ve Morgan Freeman) cinayetlerden her birinin yedi ölümcül günah ile ilişkisini farkeder, doyumsuz bir adamın zorla yedirilerek ölümünde olduğu gibi.

Filmin finalinde John Doe (Kevin Spacey)  adında bir adam polise teslim olur ve eğer polis onu, son iki kurbanının cesedinin olduğu yere götürürlerse tüm cinayetleri orada itiraf edeceğini söyler.    

Denilen bu ücra yerde bir kutu iki detektife teslim edilir ve kutunun içinden Brad Pitt’in çocuğuna hamile olan karısının (Gwyneth Paltrow) koparılmış başı çıkar.  Eğer bu cinayet altıncı günah olan hasetliği temsil ediyorsa o halde Brad Pitt’in şimdi takip edecek olan öfkesi ile Doe’yu öldürmesi de gazap günahıdır ve Doe’nun her şekilde başrol oyuncusunu yenmesi ile tamamladığı şaheseridir.

 

The Silence of the Lambs (Kuzuların Sessizliği)

Hannibal Lecter (Anthony Hopkins) kuşkusuz kötü bir adam ve yamyam ama kolayca unutulan da FBI’ya Buffalo Bill’in yakalanması için yaptığı yardım ve Hopkins’in Oscar kazandıran performansı aynı zamanda cazibe sahibi kötü bir adam olması.

Onu ve FBI Ajanı Clarice Starling’i (Jodie Foster) karmaşık bir bağlantı sonucu bir araya getirir ama yönetmen Jonathan Demme o kadar sık Lecter’ın vahşetini hatırlatır ki, hatta hapishaneden gerilimli kaçış sahnesinde bir polis memuru kılığına bürünür, hem de yüzünü giyerek.

Lecter özgür kalır ama Bahama’lardan Clarice’i aramadan da edemez ve eski bir arkadaşını akşam yemeği için hazırlayacağını da belirterek. Normalde onun bu rahatlığı, rahatsız edici olması gerekirken, asıl büyük ve zeki balığın günün sonunda kaçması Clarice’in Buffalo Bill’i yakalaması ve onu öldürmesi gerçeğinin altında kaybolur gider.