27.07.2016
Usta Yönetmenlerin En Zayıf Halkaları
David Fincher – Girl With The Dragon Tattoo (2011)
Şimdi baştan soralım: Fincher sen ne yapmışsın böyle? Ejderha Dövmeli Kız, Fincher’ın elinden yeniden perdeye gelecek dediklerinde “ne gereği vardı” demedik mi? Dedik. Ama “Fincher” olunca beklemeden de edemedik.
Fincher benim işçiliğine saygı duyduğum, hatta sadece bu yüzden olsa bile seyredip sevebileceğim bir yönetmen. Hatta Zodiac veya Benjamin Button sonrası Fincher için yapılan olumsuz eleştirilerde kendimi hep onu savunurken buldum. Ama buraya kadarmış dediğim nokta oldu bu film. İlkin kızdığım nokta Stieg Larsson’un hiç istemediği bir şekilde kitabının bir pazarlama marketinin elinde harcanması. Adamın karşı durduğu değersizlik dünyasının malı edilmesi. Hadi bunu geçtim, adamın çizdiği dünyaya saygı duyulmaması ve kitabın satacak değer(sizlik)lere feda edilmesi… Seks, çıplaklık, şiddet satar mantığıyla filmin kitabın dozunu artırıp hatta çarpıtıp önümüze sunması. Uyarlamalar konusunda kitabın birebir kopyalanması olayına takılmış zannetmeyin beni. Yani bir uyarlama kitabı izlemelidir gibi bir mantığım yok, olamaz da zaten. Ama kitabın üzerine kurulduğu çatı, düşünce dünyası o kitabın her şeyiyse; o çizgiden ayrılmayı etik açıdan doğru bulmuyorum. E bir filmin süresi ile kitabın boyutu vs arasındaki bağlantı konusuna girmiyorum çünkü benim bahsettiğim ilişki veya ilişkisizlik bu değil.
Fincher’ın çizdiği Lisbeth ve Mikael karakterleri fazla Amerikanlaşmış. Olaylar Amerika’da geçse sorun değil belki ama ne demeye böyle bir tercih yaptığını anlamadığımı da ekleyerek olayların kitabın anavatanında geçtiğini belirtelim. İsimler (mekan, kişi, nesne vs) hep İsveç dilinde ama konuşulan dil İngilizce. Film inandırıcılığını buradan yitiriyor. Filmin işçiliğine bir şey diyemem, neticede Fincher filmi. Görsellik, ses vs çok iyi. Ama Ejderha Dövmeli Kız, bu kadarla sınırlı olmamalıydı. Hatta Fincher bunu yapmamalıydı.
Seçil TOPRAK
[youtube url=”http://www.youtube.com/watch?v=WVLvMg62RPA”]