13.02.2017
Yönetmen Koltuğu: Jean Renoir
Gamze KAYA
Şiirsel Gerçekçilik Akımının Babası
Fransız sinemasının en büyük ustalarından biri olan Jean Renoir, 1894’te Paris’te doğdu. Empresyonist ressam Auguste Renoir’ın oğlu olan Jean Renoir sanatla iç içe geçirdiği çocukluk döneminin ardından, 1.Dünya Savaşı’nda orduda görev aldı. Savaş sırasında yaralanan Renoir’in, sonradan tarihe adını yazdıracağı sinema ile tanışması da bu dönemde gerçekleşti.
1919’da babasının modellerinden biri olan Andre Heuschling ile evlenen Jean Renoir, yönetmenlik kariyerine başlamadan önce seramik sanatçısı olarak hayatını sürdürür. Ancak yaşamı boyunca sanat çevreleri ile yakın ilişkiler içinde olan Renoir’ın sinemaya olan ilgisi her geçen gün artar ve senaryo çalışmalarına başlar. 1923’te ilk filmi olan “Une Vie Sans Joie”yi çeken Renoir’ın eşi Andre Heuschling, filmde canlandırdığı Catherine rolünden etkilenrek adını Catherine Hessling olarak değiştirir. Jean Renoir, 1920’li yıllar boyunca beşinin başrolünde eşi Catherine Hessling’in oynadığı sekiz film daha çeker. Ancak bunlardan en ünlüsü bir tiyatro oyuncusunun fahişeliğe sürükleniş öyküsünü anlatan 1926 yapımı Émile Zola uyarlaması “Nana” filmi olur.
1930 yılında eşinden ayrılan Renoir’in sinemada gerçek yükselişi de bu dönemde başlar. İlk sesli filmi “On Purge Bebe”nin ardından, şiirsel gerçekçilik akımının başlangıcı sayılan başyapıtlarından “La Chienne”i çeker. İlk kez bu filminde “alan derinliğini” kullanan Renoir’nun bu yöntemi daha sonra Orson Welles’i etkileyecek ve Welles, Citizen Kane filminde de aynı tekniği kullanacaktır.
Yine başyapıtlarından biri olan 1939’da çektiği “La Regle Du Jeu” Fransız toplumunu aşağıladığı gerekçesiyle büyük tartışmalar yaratır. Fransa hükümeti tarafından yasaklanan film, ancak 1959 Venedik Film Festivali’nde tekrar izleyicisiyle buluşur.
“La Règle du Jeu”nun ardından Fransa’dan ayrılarak Amerika’ya yerleşen Renoir bu dönemde “The Diary of a Chambermaid”, “This Land Is Mine” ve “The Southerner” gibi filmlere imza atar. Renoir 1951’de Hindistan’da çektiği ilk renkli filmi “The River“ı tamamladıktan sonra Avrupa’ya geri döner.
Ünlü İtalyan yönetmenler Luchino Visconti ve Michelangelo Antonioni’nin de yanında yetiştiği Renoir, 1975’te sinemaya yaşam boyu katkılarından dolayı Şeref Oscarı ile ödüllendirildi. Şiirsel gerçekçiliğin babası olarak anılan Jean Renoir, sinema tarihine yön veren başyapıtlarının ardından 1979 yılında hayata gözlerini yumdu.
Fransız yönetmen Jean Renoir’nun sinemasından 5 önemli filmine daha yakından bakalım.