10.08.2016

Yönetmen Koltuğu: Krzysztof Kieślowski

Polonyalı  Krzysztof Kieślowski, sinemaya büyük bir miras bırakan yönetmenlerden. Bu büyük mirasının her parçasını incelikle dokumuş bir isim olan Kieślowski, yeri doldurulamayacak bir boşluk bırakarak, daha elli beş yaşında iken aramızdan ayrıldı.

Kısa metraj ve belgesellerle başladığı kariyerine uzun metraj kurmaca filmlerle devam eden usta, özellikle son dönem ortaya koyduğu eserlerle tam anlamıyla zirvenin en ucuna tırmanır. Büyük bir azimle her eserinde daha da ehlileşen, sinemanın büyük ustalarından biri olmayı fazlasıyla hak eden bu şair ruhlu yönetmenimiz, yeni bir üçleme yapma girişimindeyken veda etti hayata. Sinemada renk denilince ilk akla gelen isim olan Kieślowski, renkleri, hikâyesiyle mükemmel bir şekilde birleştiren bir ressamdı aynı zamanda. Kırmızı, mavi, yeşil, sarı, beyaz onun ustalıklı görüşü ile tekrar canlanıp, hayat buldular adeta. Onun kadar renklere hayat veren bir yönetmen çok azdır kuşkusuz. Filmlerine imza atmayı çok seven Kieślowski, her filminde benzer ya da birbirini takip eden imzalar bırakır. Bunlardan en etkileyici olanı ise yaşlı birinin elindeki cam şişeyi geri dönüşüm kutusuna atmaya çalışması olsa gerek. Kieślowski, denilince ilk akla gelenlerden biri de klasik müziği mükemmel bir ruhla filmlerine işlemesi. Filmlerinden ayrı düşünülmeyecek bu müzikleri yapan Zbigniew Preisner’i de unutmamak gerek. Son olarak yaşadığımız dünyada hüküm süren sosyo-politik durumlara da duyarsız olmayan ve her filminde illa ki bu duruma değindiği de inkâr edilemez. Özellikle hukuk sistemi ile ilgili söyledikleri çok çarpıcıdır.

Bu renklerle müziğin tutkulu dansına bizi ortak eden, unutulmaz usta Krzysztof Kieślowski’yi koca filmografisinin beş filmiyle biraz daha yakından tanıyalım.