01.05.2018

Yönetmen Koltuğu: Lynne Ramsay

İskoç Bir Muhteşem Kadın Yaratıcı

1969 Glasgow doğumlu Lynne Ramsay, İskoçya’nın sinemaya verdiği en değerli armağanlardan biri. 1996 yılında başladığı yönetmenlik kariyerinde sadece uzun metrajlarıyla değil kısa metraj filmleriyle de başarıyı yakalamayı başarır. Dört kısa dört de uzun metraj filme hayat veren Ramsay, kısa kariyer hayatına önemli ödülleri, büyük başarıları sığdırmayı başararak adını sinemaseverlerin beynine kazımayı bilmiştir.

Ramsay, çoğu yönetmenin yaptığı gibi yaratmaya ilk başladığında esin kaynağı olarak kendi hayatından, yakın çevresinden, doğduğu topraklardan nemalanır. Ne de olsa en iyi bildiği sular o taraftadır. Ramsay, Glasgow’u sadece bir mekân olarak seçmekle kalmaz; yaşanılan sorunlara da ayna tutmakta sakınca görmez. İşçi grevlerinden, yoksulluğun geldiği durumdan…

Ramsay filmlerini izledikten sonra İskoçyalı alt sınıf ailelerin yapısı ve yaşayışı hakkında az çok fikir edinmek gayet mümkün. Zira kısa filmi Gasman, ilk uzun metrajı Ratcatcher gibi filmler bu konuda en önemli örnekler. Aileler arasında genelde erkek çocuklarının babaya olan nefreti kaçınılmaz gerçek. We Need to Talk About Kevin’da bile her ne kadar farklı olduğu düşünülse de aslında yine Kevin, babasına karşı pek de göründüğü gibi sevgi dolu değildir. Baba onun için gerektiğinde araç olarak kullanabileceği gereksiz bir ayrıntıdır. Baba sevgisine rastlamadığımız erkek çocukların annelerine bağlılığı –ki burada yine We Need to Talk About Kevin’da Kevin’in annesine olan duyguları göründüğü gibi nefret değil aşırı bir bağlılık olarak okunmalıdır- kaçınılmaz.

Kırmızıya Olan Tarifsiz Aşk

Ratcatcher ile alt sınıfların, We Need to Talk About Kevin’da ise üst orta sınıf bir ailenin hayatını perdeye yansıtmakta sıkıntı yaşamayan Ramsay, bu yeteneğini senaryo yazımında ve filmlerindeki teknik detaylarda da gösterir. Son filmi You Were Never Really Here ile Cannes Film Festivali’nde En İyi Senaryo ödülünü kucaklayarak bu konuda da iyi olduğuna dair şüpheleri ortadan kaldıran Ramsay, özellikle oyuncu yönetiminde de ne kadar başarılı olduğunu gösterdi. You Were Never Really Here’da Joaquin Phoenix’e Cannes Film Festivali’nde En İyi Aktör ödülünün verilmesinde Phoenix’in yeteneği kadar Ramsay’ın da payı var.

Ramsay’ın tüm bunların yanında asıl maharetini gösterdiği yanlardan biri de atmosfer yaratmaktaki başarısı, kadraj seçimi, kamera kullanımı diyebiliriz pekâlâ. Belgesel tarzına yakın kamera kullanımı, genel geçer normları reddeden kadraj seçimleri, müzikler ve daha niceleriyle Ramsay, kendine bir kimlik kazandıysa bunda renklerin diline gösterdiği imtina da göz ardı edilmemeli. Ramsay’ın kırmızıya olan tutkusunu ise aşağıdaki video sayesinde daha iyi anlatabilirim diye düşünüyorum.