15.08.2016
Yönetmenler ve Takıntıları
Sofia Coppola ve Konfordan Uzaklaşma
Beğense de beğenmese de Sofia Coppola’nın hayatı hep sinema ile çevrili geçmiştir. Yeni Hollywood yönetmenlerinden Francis Ford Coppola’nın kızı olarak “The Godfather” filmlerinde torpilli yer aldığı dedikoduları ile sinemaya adım atmış olsa da zaman içinde ünlü babasının gölgesinden sıyrılabilmiş ve hafızalarda kalan “The Virgin Suicides”, “Lost in Translation” ve “Marie Antoinette” filmleri ile hak ettiği takdiri ve şöhreti sonunda kazanmıştır.
Hollywood’da yetişmesinden belki de ilham alarak Coppola’nın filmlerindeki klişe bellidir; çoğunlukla kadın olan ve düş edebildikleri her şeye sahip baş karakterlerin kendi ayrıcalıkları ve imtiyazları içinde hapis kalmalarıdır. Devamlı tekrarlanan uzun ve sessiz varoluşsal krizler içinde kahramanımız birine veya birşeye tutunarak kafesinden kurtulmaya çalışır ve genelde olduğu gibi bu kurtuluş mümkün değil ise, kendine yalan söyleyerek, en azından bir kaç altın dakika daha kazanır.