29.04.2018
Zamanla Soğuduğumuz Yönetmenler
Gökşen AYDEMİR
Fatih Akın
ilk filmlerini çok sevdiğim bir yönetmen Fatih Akın ancak The Cut (Kesik) filmiyle birlikte sinemasının düşüşe geçtiğini düşünüyorum. Ve gittikçe artan bir şekilde lobilicilik ve politik doğruculuğun onu yanlış yönlendirdiğine inanıyorum. Yeni filmlerini proje filmler gibi hissediyorum, sinematografi de kötü olunca filmleri benim için anlamını yitiriyor.
Onur Ünlü
Hiçbir zaman “benim yönetmenim” demedim ama her zaman belirli kalitenin üzerinde çılgın filmler çeken bir yönetmendi ve oldukça fazla beğeneni olduğunu düşünüyordum. Ama özellikle Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok, Put Şeylere, Cingöz Recai gibi son bir yılda geçtiği filmlere baktığımızda imge enflasyonu yaşayan, kafa karıştıran ve insanı yoran seyir deneyimleri yaşıyoruz. Çok fazla film çekiyor ve bu niceliksel artışın niteliği de artırmasını diliyorum.
Emir Kusturica
Çocukluğum onun filmleriyle geçti. Bana gerçek sinemayı sevdiren üç beş yönetmenden biridir. Çingeneler Zamanı, Yeraltı, Kara Kedi Ak Kedi benim için çok değerli filmler. Son yıllarda çektiği Bana Söz Ver, Aşk ve Savaş filmlerinde kesinlikle eski tadı alamıyorum. Kendisine politik nedenlerden dolayı ön yargılı davranıyor olabilirim. Ama yönetmen de bir insan ve onun söylediği bazı şeyler bizi etkileyebiliyor. Özellikle Bosna savaşıyla ilgili milliyetçi tutumu üzüntü vericiydi.
Bahman Ghobadi
İran kökenli Kürt sinemasının kuşkusuz en önemli isimlerinden biri. Kaplumbağalar da Uçar, Kara Tahta, Annemin Ülkesinin Şarkıları gibi olağan üstü filmleri var. Kuşkusuz politik duyarlılıkları var, Kürt olmak ve İran’da kapalı bir çevrede film yapmanın zorluklarıyla boğuşurken çok daha yaratıcı filmler yapmaktaydı. Şimdi bildiğim kadarıyla Türkiye‘de ve Avrupa’da üretimler yapıyor. Ama bu diaspora halinin onun üzerinde olumsuz etkiler yarattığını düşünüyorum. Örneğin Gergedanlar Mevsimi filmini filmografisi içerisinde nereye koyacağımı bilemiyorum.